Translation of "Révéla" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Révéla" in a sentence and their turkish translations:

Il révéla mon secret.

O, sırrımı açığa çıkardı.

- Cela se révéla vrai.
- Ça se révéla vrai.
- Ça s'est révélé vrai.

Onun gerçek olduğu ortaya çıktı.

Sa supposition se révéla juste.

Onun tahmininin doğru olduğu ortaya çıktı.

Mon instinct se révéla juste.

- İçgüdüm haklıydı.
- İçgüdüm beni yanıltmadı.

Il révéla bientôt son ignorance.

Onun cahilliği yakında ortaya çıktı.

La rumeur se révéla fondée.

Söylentinin patlamasının bir nedeni var.

Il se révéla être son père.

Onun, onun babası olduğu ortaya çıktı.

Dan se révéla être un suprémaciste blanc.

Dan beyaz bir üstünlük yanlısı olduğunu ortaya koydu.

Ce qu'il avait dit se révéla vrai.

Onun söylediği gerçekleşti.

Le garçon pouilleux se révéla être un prince déguisé.

- Kirli çocuğun kılık değiştirmiş bir prens olduğu ortaya çıktı.
- Üstü başı kirli çocuğun kılık değiştirmiş bir prens olduğu ortaya çıktı.

La rumeur autour de sa mort se révéla fausse.

Öldüğü söylentisi yalanmış.

Fadil révéla à la police le nom du suspect.

Fadıl, polise bir şüphelinin adını verdi.

- Le rapport s'est révélé faux.
- Le rapport se révéla faux.

Raporun yanlış olduğu ortaya çıktı.

- Elle lui révéla le secret.
- Elle lui a révélé le secret.

O, sırrı ona söyledi.

Révéla l'un des plus grands chefs de combat de la Grande Armée.

, Grande Armée'in en büyük savaş liderlerinden biri olduğunu kanıtladı.

Le devoir de maths se révéla plus facile que je ne m'y étais attendu.

Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.

Ce plan, qui avait l'air bien sur le papier, se révéla être un désastre.

Bu plan kağıt üzerinde harika görünüyorken, bir felaket olduğu ortaya çıktı.

- Tom savait où se trouvait Mary, mais il ne révéla pas à la police où elle était.
- Tom savait où se trouvait Mary, mais il ne le révéla pas à la police.

Tom Mary'nin nerede olduğunu biliyordu ama onun nerede olduğunu polise söylemedi.

- La pince se révéla utile.
- Les tenailles se révélèrent bien utiles.
- Cette pince s'avéra utile.

O pense işe yaradı.

- La rumeur s'est avérée vraie.
- La rumeur s'est vérifiée.
- La rumeur était vraie.
- La rumeur se révéla fondée.

Söylenti gerçek çıktı.