Translation of "L'emmène" in Turkish

- Je l'emmène dîner dehors, ce soir.
- Je l'emmène souper dehors, ce soir.

Bu akşam onu akşam yemeğine götürüyorum.

- Elle suggéra que je l'emmène au zoo.
- Elle a suggéré que je l'emmène au zoo.

O, onu hayvanat bahçesine götürmemi önerdi.

Emmène-moi le livre, ne l'emmène pas à Tom.

- Kitabı bana getir, Tom'a değil.
- Kitabı Tom'a değil bana getir.

Elle attend qu'un chevalier sur un cheval blanc l'emmène.

Beyaz bir at üzerindeki bir şövalyenin onu götürmesi için bekliyor.

La femme de Tim a beaucoup insisté auprès de lui pour qu'il l'emmène à Paris.

Tim'in eşi ona onu Paris'e götürmesi için ısrar etti.