Translation of "Eux" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Eux" in a sentence and their turkish translations:

Pour eux, mais aussi avec eux.

umut ve fırsat bırakmak bizim vazifemiz.

- Parle avec eux.
- Parlez avec eux.

Onlarla konuş.

- Priez pour eux.
- Prie pour eux.

Onlar için dua et.

- Bravo à eux.
- Félicitations à eux.

Onlara tebrikler.

- Gardez un œil sur eux.
- Garde un œil sur eux.

Onlara göz kulak ol.

Malgré eux, ils possédaient

ona rağmen sahiplendiler

Ils discutent entre eux.

Onlar birbirleriyle konuşuyor.

Nous travaillerons pour eux.

Biz onlar için çalışacağız.

Ils s'admiraient eux-mêmes.

Onlar kendilerine hayranlık duyuyorlardı.

Je travaille pour eux.

Ben onlar için çalışıyorum.

J'ai travaillé avec eux.

Onlarla birlikte çalıştım.

J'aime discuter avec eux.

Onlarla konuşmaktan zevk alıyorum.

- J'aime travailler avec eux.
- Cela me plaît de travailler avec eux.

Onlarla birlikte çalışmayı seviyorum.

- Je suis toujours furieux contre eux.
- Je suis toujours furieuse contre eux.

Ben hala onlara kızgınım.

Grâce à eux, j'ai persévéré.

ben de bu yüzden azmettim.

Elle chasse pour eux deux.

İkisini de doyuran avları anne indiriyor.

Plus de 50 d'entre eux.

Hem de 50 taneden fazlasını.

J'ai été accepté parmi eux.

onlardan biri olarak kabul edilmiştim.

Je viendrai à eux aussi

geleceğim onlara da geleceğim

Passer du temps avec eux

onlarla vakit geçiriyor

Chenilles pour eux chez nous

bizim için at onları için tırtıl

Elle est dure avec eux.

O onlara sert davranıyor.

Aucun d'entre eux n'est présent.

Onlardan hiçbiri mevcut değil.

Deux d'entre eux furent coulés.

Onlardan ikisi boğuldu.

Le chien est à eux.

Köpek onların.

Je suis heureux pour eux.

Onlar için mutluyum.

Je n'ai rien contre eux.

Onlarla hiç kavga etmiyorum.

On peut compter sur eux.

Onlara güvenebiliriz.

Je suis désolé pour eux.

Ben sadece onlar için üzülüyorum.

Eux seuls peuvent nous sauver.

Sadece onlar bizi kurtarabilir.

Les adultes parlaient entre eux.

Yetişkinler kendi aralarında konuşuyordu.

- Je vais souvent à la pêche avec eux.
- Je vais souvent pêcher avec eux.

Ben sık sık onlarla birlikte balık tutmaya giderim.

- Qu'est-ce qui n'allait pas avec eux ?
- Qu'est-ce qui n'allait pas chez eux ?

Onların ne oldu?

Ont perdu toute confiance en eux.

öz güvenlerini kaybederler.

Et ensuite partagés gratuitement parmi eux

ve daha sonra atfettikleri daha yüksek gücü onurlandırmak için

Le danger des mots eux-mêmes,

kelimenin kendisinin tehlikesi,

Les guépards ont tué, eux aussi.

...çitalar da av yakalamış.

Même quand il statuait contre eux,

kendilerine onur ve saygıyla

Bill Anders s'est joint à eux.

Onlara Bill Anders katıldı.

Cette superstition persiste encore chez eux.

Bu batıl inanç onların arasında hala devam ediyor.

Les jumeaux sont indifférenciables entre eux.

İkizler birbirinden ayırt edilemez.

C'est le plus vieux d'entre eux.

O onların hepsinin en yaşlısı.

Je ne peux retourner avec eux.

Onlarla geri dönemem.

Je réfléchis à aller avec eux.

Onlarla gitmeyi düşünüyorum.

Lequel d'entre eux est ton frère ?

Onlardan hangisi senin erkek kardeşindir?

Lequel d'entre eux est le mien ?

Onlardan hangisi benim?

Que puis-je faire pour eux ?

Onlar için ne yapabilirim?

Ton frère est-il avec eux ?

Kardeşin onlarla mı?

Elle joue au poker avec eux.

- Onlarla poker oynuyor.
- Onlarla poker oynar.

- Les voilà.
- C'est eux.
- C'est elles.

O onlar oluyor.

Nous devrions les emmener chez eux.

Onları eve götürmeliyiz.

L'homme derrière eux joue du piano.

Onların arkasındaki adam piyano çalıyor.

Eux seuls comprennent ce qu'ils disent.

Onlar söylediklerini sadece kendileri anlıyor.

Je n'ai jamais travaillé avec eux.

Asla onlarla birlikte çalışmadım.

Je suis venu ici avec eux.

Onlarla buraya geldim.

Je suis totalement d'accord avec eux.

Onlarla tamamen aynı fikirdeyim.

Il joue au poker avec eux.

O onlarla poker oynar.

Trente cinq d'entre eux étaient avocats.

Onlardan otuz dördü avukattı.

Certains parmi eux se sont suicidés.

Onlardan bazıları intihar etti.

- Aucun d'entre eux n'était là.
- Aucune d'entre elles n'était là.
- Pas un d'entre eux n'était là.

Onlardan biri orada değildi.

Ils m'ont proposé de m'asseoir avec eux.

Bana yanlarında bir sandalye verdiler.

La majorité d'entre eux ont des oestrus.

Memelilerin çoğu östrus dönem geçirir.

C'est pour eux que je fais ça.

İşte bu arkadaşlarım için.

Beaucoup d'entre eux décrochent car ils s'inquiètent

Çoğu, okulu bırakıyor çünkü endişe içindeler;

Et soudain, ils se sentent chez eux.

ve ansızın evlerini görmeye başlıyorlar.

Ne vaut pour eux que 75 centimes

dürüst davranmaları için herhangi bir

Nous avons recherché un compromis avec eux.

Onlarla uzlaşmaya çalıştık.

Il a été très gentil avec eux.

O, onlara karşı çok nazikti.

Selon toute probabilité, nous arriverons avant eux.

Büyük olasılıkla, onlar varmadan önce varırız.

Je ne suis pas insolent envers eux.

Onlara karşı küstah değilim.

Grâce à eux, je n'aurai aucun problème.

Onlar sayesinde hiçbir sorunum olmayacak.

Nous achèterons de la paraffine pour eux.

Onlar için biraz parafin satın alacağız.

L'incitation est pour eux de venir travailler.

işe gelmeyi seçerler.

Chacun d'entre eux a chanté une chanson.

Onlardan her biri bir şarkı söyledi.

Nous ne pouvions rien faire pour eux.

Onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.

Nous avons coupé les ponts avec eux.

Onlarla ilişkileri kopardık.

Les enfants furent laissés à eux-mêmes.

Çocuklar kendi kaderlerine bırakıldılar.

D'après eux, ce garçon chante très bien.

Onların dediğine göre, o çocuk şarkı söylemede çok iyi.

Je n'avais rien en commun avec eux.

Onlarla ortak bir şeyim yoktu.

L'un d'entre eux était l'ami de Tom.

Onlardan biri Tom'un arkadaşıydı.

Elle est arrivée là-bas avant eux.

O onlardan önce oraya vardı.

Nous avons fait quelques gâteaux pour eux.

Biz onlar için birkaç kek pişirdik.

Les soldats commencèrent à rentrer chez eux.

Askerler eve dönmeye başladı.

Je suis ami avec beaucoup d'entre eux.

Ben onların birçoğuyla arkadaşım.

Nous discuterons demain du problème avec eux.

Sorunu onlarla yarın ele alacağız.

- J'ai déjà dit à chacun d'aller chez eux.
- J'ai déjà dit à chacun de rentrer chez eux.

Zaten herkesin eve gitmesini söyledim.

- Parmi eux certains sont mes amis.
- Certains d'entre eux sont mes amis.
- Certaines d'entre elles sont mes amies.

Onlardan bazıları benim arkadaşlarım.

Ils ne sont pas bienveillants envers eux-mêmes.

Kendilerine nazik davranmazlar.

J'ai appris à avoir plus confiance en eux.

onlara güvenmeye başladım.

À eux non plus, personne ne faisait confiance.

Onlara da kimse inanmamış,

Car ils en avaient fait l’expérience eux-mêmes

çünkü ya bunu bizzat tecrübe etmişlerdi

La moitié d'entre eux a commencé à rire

Yarısı hemen gülmeye başladı,

98% d'entre eux utilisent Internet sur leur mobile.

Çin'in kullanıcılarının %98'i mobilde aktif.

Sans eux, une nuit solitaire et dangereuse l'attend.

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

Ce sont eux qui sont nez à mort

Ölümle burun buruna olanlar onlar