Translation of "Cerveau" in Turkish

0.061 sec.

Examples of using "Cerveau" in a sentence and their turkish translations:

- Utilisez vos cerveaux.
- Utilisez votre cerveau.
- Utilise ton cerveau.

Beynini kullan.

On transforme son cerveau.

beyninizi değiştirebiliyor olmanız.

Pour préparer notre cerveau,

uykuya ihtiyacınız olduğunu biliyoruz,

Commençons par le cerveau

Beyinle başlayacağım

Tu pousses ton cerveau

Beyninizi zorlamışsınız demektir

- J'ai le cerveau en bouillie.
- J'ai la cervelle en bouillie.
- Mon cerveau est grillé.
- J'ai le cerveau en compote.

Beynim kızarmış.

En fait, un vrai cerveau.

aslında gerçek bir beyin.

Regardons le cerveau d'un boxeur.

Bir de boksörün beynine bakalım.

Le cerveau est très fragile. »

Beyin hassas bir şey."

Jouent constamment avec votre cerveau,

aklınızla sürekli oynuyorlar,

Parce que son cerveau était brisé.

Çünkü beyni bozulmuştu.

Ce sont des coupes du cerveau.

Beynin dilimlerini görüyoruz.

En bleu, le cerveau des boxeurs,

maviler boksörlerin beyinleri

Et mon cerveau quitte mon corps

ve beynim vücudumdan ayrılıyor

Quelques parties du cerveau sont activées,

Beyninizin bazı bölgeleri aktifleşti.

Ils prennent source dans le cerveau.

Beyinde başlıyorlar.

L'image n'existe que dans notre cerveau.

Görsel gerçekten de sadece zihninizde.

Le tabac agit sur le cerveau.

Tütün beyni etkiler.

La structure du cerveau est compliquée.

Beynin yapısı karmaşıktır.

Le cerveau n'est qu'une machine compliquée.

Beyin sadece karmaşık bir makinedir.

Le cerveau a une structure complexe.

- Beynin karmaşık bir yapısı vardır.
- Beyin karmaşık bir yapıya sahiptir.

C'est un excellent chirurgien du cerveau.

O, mükemmel bir beyin cerrahıdır.

- Je te l'expliquerais, mais ton cerveau exploserait.
- Je te l'expliquerais bien, mais ton cerveau exploserait.

Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.

- On utilise seulement dix pour cent de notre cerveau.
- Nous n'employons que dix pour cent de notre cerveau.
- On utilise seulement dix pour cent de son cerveau.
- On n'utilise que dix pour cent de notre cerveau.

Beynimizin sadece %10' unu kullanıyoruz.

Voici ce à quoi votre cerveau ressemble.

Sizin beyniniz böyle bir şey.

Quand on sollicite une région du cerveau,

Bir beyin bölgesini kullandığınızda,

Tout le cerveau est concerné par ça.

ve bu tüm beyin boyunca meydana geliyor.

Le cerveau a donc une grande plasticité.

Beyniniz muazzam derecede plastik

Elle les fait rentrer dans le cerveau.

Onları beyninize kazıyor.

Alors que leur cerveau est plus développé ?

sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız?

Modifiait le cerveau déjà vulnérable des adolescents

riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

Notre cerveau nous distingue des autres espèces.

Beynimiz, bizim türümüzün bu anlamda rekabet avantajı konumunda.

Notre cerveau commence à imaginer des justifications.

beynimiz haklı sebepler üretmeye başlar.

Les livres sont les enfants du cerveau.

Kitaplar zeki kimsenin çocuklarıdır.

Tom a subi des dommages au cerveau.

Tom beyin hasarlı.

Fais marcher ton cerveau, avant de parler !

Konuşmadan önce kafanı kullan!

L'ordinateur est souvent comparé au cerveau humain.

Bilgisayar sık sık insan beyni ile karşılaştırılır.

- Veux-tu dire que je n'ai pas de cerveau ?
- Veux-tu dire que je suis dépourvu de cerveau ?

Beynimin olmadığını mı söylemek istiyorsun?

Et mon cerveau a oublié que c'était là.

ve beynim orada olduğunu unutacaktı.

C'est un des principes du fonctionnement du cerveau.

Beynin aslen yapıyor olduğu şeyin prensiplerinden biridir.

En particulier, comment notre cerveau engendre des émotions.

Özellikle de beynimizin duyguları nasıl oluşturduğunu anlamaya.

D'habitude, votre cerveau essaye de déchiffrer les mots,

Çoğunlukla beyniniz kelimeleri deşifre etmeye çalışır,

C'est ce qu'il se passait dans votre cerveau.

Bu aslında beyninizde olandı.

Et ainsi notre cerveau grandit en se nourrissant.

Böylece beynimiz yemeğe doğru evrimleşiyor.

Tant pour votre cerveau que pour votre corps.

hem beyin hem de vücudunuz üzerinde.

On introduit une faible tension dans le cerveau,

Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz,

La communication entre le cerveau et les ordinateurs.

beyin-bilgisayar iletişimi.

Est-ce que les plantes ont un cerveau ?

Bitkilerin beyni var mıdır?

Il a subi une opération chirurgicale au cerveau.

O bir beyin ameliyatına maruz kaldı.

C'est plus facile pour le cerveau de les suivre.

beynin işi daha kolaylaşır.

Cela ressemble au cerveau d'une personne de cent ans.

Bu, yüz yaşındaki birinin beyni gibi görünüyor.

Dont l'objectif est de cogner le cerveau de l'autre ?

bir sporu desteklemeli miyiz?

Dont l'objectif est d'abîmer le cerveau de son adversaire.

amaç olduğu sporlara maruz kalmayacaklar.

Quand le cerveau développe des régions plus facilement excitables,

Beyninizin uyarılmasını arttıran bu alanlara sahip olması nedeniyle

Notre cerveau traite similairement le stress de manière fondamentale.

Beynimiz stresi benzer ve asli şekilde işliyor.

Votre cerveau conçoit toutes les facettes de votre esprit.

Zihninizin her yönünü beyniniz yaratır.

Ce qui a entraîné une réorganisation biologique du cerveau.

ve bu da beynin biyolojik olarak yeniden düzenlenmesine yol açtı.

Différentes cellules du cerveau codaient différentes parties du labyrinthe.

farklı beyin hücreleri labirentin farklı kısımlarını kodlardı.

Est vraiment clé pour la production d'énergie du cerveau.

beyindeki enerji üretimi için büyük bir önem taşıyor.

Ce cerveau appartient à une femme de 43 ans

Bu beyin, 43 yaşındaki bir kadına ait,

Voici le même cerveau seulement huit ans plus tard,

Bu da aynı beynin sadece 8 yıl sonra,

Nous avons découvert ce qui dysfonctionne dans le cerveau

Beyinde daha nelerin yanlış giderek

Pour stimuler un neurone ou une partie du cerveau.

ve beyindeki bir nöron veya kısmı uyarabiliriz.

Pour comprendre cela, nous devons utiliser notre cerveau intensément.

İşte bunu anlayabilmek için beynimizi yoğun kullanmak gerekiyor

Un cerveau plein de paresse est l'atelier du diable.

Aylaklık şeytanın atölyesidir.

Veux-tu dire que je suis dépourvu de cerveau ?

Beyinsiz olduğumu mu söylüyorsun?

La mémoire est une fonction essentielle de notre cerveau.

- Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
- Bellek beynimizin önemli bir işlevidir.

Le cerveau a besoin d'un afflux continu de sang.

Beynin sürekli bir kan kaynağına ihtiyacı var.

Si un cerveau le peut, un ordinateur le peut.

Bir beyin onu yapabiliyorsa, bir bilgisayar onu yapabilir.

Le cerveau se trouve à l'intérieur de la tête.

Beyin kafanın içindedir.

En fait, c'est une protéine anormale, toxique pour le cerveau.

Aslında onlar anormal proteinler ve beyin için zehirli.

Le cercle rouge est une région importante de votre cerveau,

Şu kırmızı daire beynin önemli bir bölgesi,

Les seules altérations ayant lieu dans le cerveau étaient négatives :

beyninizde yer alan en büyük değişiklik olumsuzdur:

L'apprentissage consiste à accomplir les efforts nécessaires à votre cerveau.

Öğrenme, beyninizin gerektirdiği çalışmaları yapmakla ilgilidir.

Avec une impression renouvelée sur la grandeur de notre cerveau.

ihtişamlı olduğuna dair yeni bir değerlendirme ile ayrılırsınız.

Que l'activité du cerveau change et retourne à la normale.

beyin aktivitesi değişiyor ve normale dönüyor.

Dans la conférence précédente, quelqu'un a mentionné le cerveau limbique.

Ve biri önceki bir konuşmada limbik beyinden bahsetti.

Donc elle devient l'option la plus facile pour votre cerveau.

Ve böylece o kart beyniniz için en kolay tercih haline geliyor.

Par exemple les changements de la structure physique du cerveau,

beynin fiziksel yapısındaki değişiklikler gibi

Des centaines de milliers de neurones s'activent dans le cerveau,

beyninizdeki yüz binlerce nöron kıvılcım saçar

C'est ainsi, point après point, que nous scannons le cerveau.

Böylece nokta nokta tüm beyni tarayabiliriz.

Et les données scientifiques qui brûleront un peu le cerveau?

Biraz da beyinleri yakacak bilimsel verilere ne dersiniz?

Je sais que tout cela force un peu notre cerveau

Bütün bunlar biraz beynimizi zorluyor biliyorum

Ne sont pas dans son cerveau, mais dans ses bras.

aslında beyninin dışında, kollarında.

Je pense que tu as subi un lavage de cerveau.

Beyninin yıkanmış olduğunu düşünüyorum.

Un vaisseau sanguin a éclaté à l'intérieur de son cerveau.

Beyninde bir kan damarı patladı.

Quand on parle du cerveau, il faut que vous sachiez que,

biz beyin hakkında konuşurken, şunu bilmelisiniz,

Pendant l'apprentissage, le cerveau peut changer les connexions entre les neurones

Öğrenme esnasında, beyin nöronlar arasındaki bağlantıları değiştirebilir.

Et dans ce cas, c'est la structure physique du cerveau change.

Burada, beynin fiziksel yapısı değişiyor.

Mais votre cerveau aura changé d'une manière qui lui est unique.

Fakat her biriniz beyninizi farklı şekilde değiştireceksiniz.

Et finit dans vos cellules, votre cœur, votre cerveau, vos reins.

hücrelerinize varan, kalbiniz, beyniniz, böbrekleriniz.

Pour comprendre le cerveau, eh bien, on doit étudier des cerveaux.

Beyni anlamak için, elbette, beyinleri araştırmalıyız

Une fois qu'on fait passer le cerveau en mode auto-guérison,

Beyni, kendini iyileştirebileceği bir duruma getirdiğimizde

Comme s'il y avait un mur au milieu de mon cerveau,

beynimin tam ortasında örülmüş bir duvar var gibiydi.

Et donc, en ajoutant une tonalité à chaque cellule du cerveau,

Eğer beyin hücrelerinin her birine bir tını ekleseydiniz,

La plupart des gens voient le cerveau comme une boîte noire,

Şu an pek çok insan beyni bir kara kutu gibi düşünüyor,

Les actions bénéfiques amènent-elles à un fonctionnement positif du cerveau ?

Pozitif eylemler pozitif beyin işlevi yaratır mı?