Examples of using "Blessée" in a sentence and their turkish translations:
Mary incindi.
O acı hissediyor.
Sanırım onun duygularını incitiyorum.
Ben kendime zarar verdim.
- Yaralandım.
- Yaralanmıştım.
O ağır yaralı değildi.
O, bir düşmede yaralandı.
Dans ederken kendini incitti.
O sadece korktu, yaralı değil.
O, kazada yaralandı.
Yaralandım.
Ben yaralanmıştım.
- Canım yanmıştı.
- İncinmiştim.
Onun yaralanmasını istemiyorum.
Yaralı mısınız?
O, düştü ve dizini incitti.
O, trafik kazasında yaralandı.
Yaralı bir balina sahile vurdu.
Sözleri onun duygularını incitti.
Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.
O, bir araba kazasında yaralandı.
Onun yaralı bacağı tekrar kanamaya başladı.
O, bisikletinden düştüğünde ayağını yaraladı.
Yaşlı kadın düştüğünde yaralandı.
İncindin mi tatlım?
Duygularını incittim mi?
Rencide edilmedim.
İncinmekten korkar mısın?
Yaralandın mı?
Fena halde yaralandım.
Ben senin duygularını incittim, değil mi?
Nasıl yaralandın?
Ben birçok kişi tarafından incitildim.
Seni incittiysem, özür dilerim.
- Hiç ateşli silahla yaralandınız mı?
- Hiç kurşun yarası aldınız mı?
Karısı hastanede çünkü o bir araba kazasında yaralandı.
Duygularını incittiysem, özür dilerim.
İncitilebilirdin.
Bunu yaparken yaralandım.
Canın yandı mı?
Yaralandığını düşündüm.
Tom incinmeni istemiyor.
Seni ne kadar incittiğimi biliyorum.
Yaralanmanı istemiyorum.
Yaralanan tek kişi sen değilsin.
Sen kırgındın, değil mi?
Seni incittiğim için üzgünüm.
İncindin, değil mi?
Herhangi bir yerde yaralandın mı?
Seni kırdım, değil mi?
Onlar seni incitti mi?
Sana zarar verilmesini istemiyorum.
Sizi incittim mi?
Sadece incinmeni istemedim.
Yaralanmadığına sevindim.
Ben sadece zarar görmeni istemiyorum.
Kesinlikle incinmediğine memnun oldum.
Sadece senin yaralanmanı istemiyorum.