Examples of using "éclair" in a sentence and their turkish translations:
Şimşek gibi hızlı darbeler.
O, kılıcını çıkardı.
- O çok hızlı bitirdi.
- O şimşek kadar hızlı bitirdi.
Sorunu kısa bir zamanda onardı.
O silahını çekiverdi.
Bu dahiyane bir fikirdi.
Tom ve Mary'nin bir kasırga romantizmi vardı.
Karanlık gece manzarası aniden yıldırımla aydınlandı.
O, çantasının fermuarını açtı.
Fermuar sıkıştı.
Şimşek çaktı.
Evet, bir yıldırım çarpması sonucu can kaybı riski de %97 daha az.
Bir kalp krizi çoğunlukla mavi gökyüzünden gelen bir şimşek gibi gelir.
Çünkü hepimiz ilk bakışta, pat diye her şeyi anladığımızı sanarız
sevgili görmek için Suriye'ye yıldırım ziyaretleri ile
Onun ani ölümünün haberi, güneşli bir günde gök gürültüsü gibiydi.
Fermuar mı yoksa cırt-cırt mı dikmeliyim karar veremiyorum.
Pantolonunun fermuarını açtı.
Hayat düşen bir yıldırım gibidir. Güzelliğin saltanatı tek günlüktür. Hepsi birbirine benzeyen ölülerin kafataslarına bakıp ibret al!
Doğru kelime ve doğruya yakın kelime arasındaki fark şimşek ve ateş böceği arasındaki farktır.