Translation of "Vécu" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Vécu" in a sentence and their turkish translations:

- Avez-vous vécu ici ?
- As-tu vécu ici ?

Burada yaşadın mı?

J'ai vécu ici.

Ben burada yaşadım.

J'ai vécu longtemps.

Ben uzun bir süre yaşadım.

- Avez-vous vécu ici auparavant ?
- As-tu vécu ici auparavant ?

Daha önce burada yaşadın mı?

- J'ai déjà vécu à Coïmbre.
- J'ai déjà vécu à Coimbra.

Zaten Coimbra'da yaşadım.

Où avez-vous vécu ?

Nerede yaşadın?

Nous avons beaucoup vécu.

Biz çok yaşadık.

- J'ai vécu ici toute ma vie.
- J'ai vécu ici ma vie entière.

Hayatım boyunca burada yaşadım.

On a tous vécu ça.

Bu durumu birçoğumuz yaşamışızdır.

J'ai vécu une vie difficile.

Ben zor bir hayat yaşadım.

J'ai vécu ici pendant longtemps.

Uzun zamandır burada yaşıyorum.

J'ai vécu dans la pauvreté.

Ben yoksulluk içinde yaşadım.

Ben a vécu à Singapour.

Bin Singapurda yaşadı.

J'ai vécu une longue vie.

Ben uzun bir hayat yaşadım.

J'ai déjà vécu à Osaka.

Bir zamanlar Osaka'da yaşadım.

J'ai vécu la même chose.

Ben aynı şeyi yaşadım.

- Il semble qu'il ait vécu en Espagne.
- Il semble avoir vécu en Espagne.

O, İspanya'da yaşamış gibi görünüyor.

- J'ai vécu à l'étranger pendant dix ans.
- J'ai vécu dix ans à l'étranger.

Ben on yıl yurt dışında yaşadım.

- Il a vécu ici sa vie entière.
- Il a vécu ici toute sa vie.

O hayatı boyunca burada yaşadı.

- Elle a vécu ici toute sa vie.
- Elle a vécu ici sa vie entière.

O tüm hayatı boyunca burada yaşadı.

Alors j'ai simplement vécu ma vie.

ben de öylece yaşayıp gittim.

Si vous ne l'avez pas vécu,

Ve eğer böyle bir şeyi tecrübe etmediyseniz

Il a vécu jusqu'à 90 ans.

90 yaşına kadar yaşadı.

Elle a toujours vécu à Otaru.

O, her zaman Otaru'da yaşadı.

Elle a vécu une vie solitaire.

Yalnız bir hayat yaşadı.

Elle a vécu jusqu'à nonante ans.

O doksan yaşına kadar yaşadı.

Enfant, Bob a vécu à Boston.

Bob bir çocuk olduğu için Boston'da yaşadı.

Il a vécu une dure vie.

O, zor bir hayat yaşadı.

J'ai vécu une expérience extra-corporelle.

Ben beden dışı bir deneyim yaşadım.

Il a vécu une longue vie.

O uzun bir hayat yaşadı.

Enfant, j'ai vécu dans cette maison.

Çocukken bu evde yaşadım.

J'ai toujours vécu avec mes parents.

Her zaman ebeveynlerimle birlikte yaşadım.

Elle a vécu une vie heureuse.

O mutlu bir hayat yaşadı.

Ils ont vécu ici depuis longtemps.

- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyorlar.

J'ai vécu deux mois à Vancouver.

Ben iki ay boyunca Vancouver'da yaşadım.

Tom a vécu une enfance terrible.

- Tom kötü bir çocukluğu vardı.
- Tom kötü bir çocukluk geçirdi.

J'ai vécu ici pendant trente ans.

Otuz yıldır burada yaşıyorum.

J'ai vécu trois ans en Australie.

Üç yıl boyunca Avustralya'da yaşadım.

Je n'ai jamais vécu en Australie.

Ben hiç Avustralya'da yaşamamıştım.

Je sais où Tom a vécu.

Tom’un nerede yaşadığını biliyorum.

- Ils ont vécu en Espagne pendant plusieurs années.
- Elles ont vécu en Espagne pendant plusieurs années.

Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.

Ma tante a vécu une vie réservée.

Teyzem mutlu bir hayat yaşadı.

J'ai vécu à New York l'année dernière.

Geçen yıl New York'ta yaşadım.

J'ai vécu plus d'un mois à Nagoya.

Bir aydan daha fazla bir süre Nagoya'da yaşadım.

Il a vécu seul dans la forêt.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Tom a vécu à Boston pendant longtemps.

Tom uzun süre Boston'da yaşadı.

Tom n'a jamais vécu ailleurs qu'à Boston.

Tom Boston'dan başka bir yerde yaşamadı.

Il semble qu'il ait vécu en Espagne.

- Sanırım o İspanya'da oturuyordu.
- Sanırım o İspanya'da yaşıyordu.

Elle a vécu seule pendant une éternité.

- O yıllarca yalnız yaşadı.
- Yıllarca yalnız yaşadı.
- Yıllardır yalnız yaşıyor.

Voici la maison où il a vécu.

Burası onun yaşadığı ev.

J'ai vécu à l'étranger pendant dix ans.

On yıl yurt dışında yaşadım.

Tom a vécu sur la côte ouest.

Tom batı yakasında yaşadı.

Il a vécu pendant longtemps en Islande.

O uzun süredir İzlanda'da yaşamaktadır.

Il a vécu jusqu'à soixante-dix ans.

Yetmiş yaşına kadar yaşadı.

Lui et moi avons vécu un enfer.

O ve ben birlikte cehennemden geçtik.

Nous avons vécu tellement de choses ensemble.

Birlikte çok fazla denedik.

J'ai vécu un véritable enfer pendant deux ans.

İki yıl boyunca çok sıkıntılar çektim.

Combien de temps as-tu vécu à Sanda ?

Ne kadar süredir Sanda'da yaşamaktasın?

J'ai vécu à Osaka jusqu'à mes 6 ans.

Altı yaşına kadar Osaka'da yaşadım.

Elle a vécu là-bas environ cinq années.

Yaklaşık beş yıl orada yaşadı.

Combien de temps ont-ils vécu en Angleterre ?

Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?

Elle aura sans doute vécu de meilleurs jours.

O daha iyi günler görmüş olmalı.

Ils ont vécu au-dessus de leurs moyens.

Kendi imkanlarıyla geçinemiyorlardı.

Il a vécu dans une ville pas loin.

O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.

Pourquoi a-t-il vécu aux États-Unis ?

Neden o Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşadı?

Je n'ai pas vécu à Sanda l'année dernière.

Geçen yıl Sanda'da yaşamadım.

Tom et Marie ont vécu une idylle éclair.

Tom ve Mary'nin bir kasırga romantizmi vardı.

Il a vécu à Ankara pendant six ans.

Ankara'da altı yıl yaşadı.

Jack a vécu de nombreuses années au Japon.

Jack yıllarca Japonya'da yaşadı.

M. Smith a vécu trois ans à Kyoto.

Bay Smith üç yıldır Kyoto'da yaşıyor.

Tom a vécu à Boston pendant très longtemps.

Tom çok uzun süredir Boston'da yaşıyor.

Ma famille a vécu ici pendant vingt ans.

Ailem 20 yıldır burada yaşıyor.

Mon oncle a vécu dix ans à Paris.

Amcam on yıl Paris'te yaşadı.

Je savais que Tom a vécu à Boston.

Tom'un Boston'da yaşadığını biliyordum.

J'ai vécu à Alger pendant plus d'un an.

Bir yıldan daha fazla süre Cezayir'de yaşadım.

J'avais oublié que Tom avait vécu à Boston.

Tom'un Boston'da yaşadığını unuttum.

Mon grand-père a vécu jusqu'à 89 ans.

Büyükbabam seksen dokuz yaşına kadar yaşadı.

Il a vécu en Azerbaïdjan pendant 4 ans.

O, Azerbaycan'da 4 yıl yaşadı.

Notre famille a vécu ici durant des générations.

Ailemiz nesillerdir buraya yaşıyor.

Bell a vécu à Londres, n'est-ce pas ?

Bell, Londra'da yaşamış, değil mi?

Il a vécu à Matsue pendant sept ans.

O yedi yıl boyunca Matsue'de yaşadı.

Il s'est avéré qu'il avait vécu la même chose.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

Quelqu'un qui a vécu le voyage mythique d'un héros,

efsanevi kahramanın yolculuğunu yaşamış olan biri,

Elle a vécu toute sa vie dans cette ville.

Tüm hayatı boyunca o kasabada yaşadı.

Tom a vécu à Boston pendant plus d'un an.

Tom bir yıldan daha fazla süredir Boston'da yaşamaktadır.

Le vieil homme a vécu ici toute sa vie.

Yaşlı adam tüm hayatı boyunca burada yaşadı.

J'ai vécu à Sasayama il y a deux ans.

İki yıl önce Sasayama'da yaşadım.

- J'ai vécu ici pendant longtemps.
- J'habite ici depuis longtemps.

Uzun süredir burada yaşamaktayım.

Je pensais que tu avais vécu dans une caravane.

Bir treylerde yaşadığını düşündüm.

C'est la maison où j'ai vécu quand j'étais enfant.

Çocukken yaşadığım ev burası.

Tu as vécu à Osaka jusqu'à tes 6 ans.

6 yaşına kadar Osaka'da yaşadın.

J'ai vécu ici un peu plus de 60 années.

60 yılın biraz üzerinde bir süredir burada yaşıyorum.

Combien de temps a-t-il vécu à Ankara?

O ne kadar zaman Ankara'da yaşadı?