Examples of using "Tuohon" in a sentence and their turkish translations:
Buna inanmıyorum.
Ona inancım yok.
O masaya geçelim.
O zaman evliydim.
Babamın o firma ile bir ilgisi var.
Tamam, o yöne doğru gitmeye devam edeceğiz.
Herhangi biri onu yapabilir.
O kitaba dokunma.
O mağazada alışverişe gittim.
Video kamerayı şu gruba yönlendirin.
O odaya girmeyin.
Ben o adama güvenmiyorum.
Tom o şekilde gitti.
O yöndeki enkazın izinden mi gideceğiz?
O meseleye karıştırılmak istemiyorum.
Bu, o amaç için tasarlanmadı.
Bunun için cevabım yok.
O jumbo jet 400 yolcu kapasitelidir.
Tom o zaman ofisindeydi.
O zaman ne giyiyordum? Hatırlıyor musun?
Ona hâlâ inanıyor musun?
Bir dakika öteye bak! Ben çabucak elbiselerimi değiştireceğim.
Bu soruyu cevaplaman gerekmiyor.
O kelime o durumda uygun muydu?
Onlar sadece oradaki dükkâna gidiyorlar.
Tom bana onu yapmak için daha iyi bir yol gösterdi.
halatla aşağı inip o yoldan mı gidelim?
Uzun mesafeler yürümem gerekecek, bu tarafa doğru.
Ne yapacağız? O yöndeki enkazın izinden mi gideceğiz?
Onun için ne zamanım nede param var.
Onlar ona inanıyorlar.
Tom o zaman o bandoyu hiç duymadı bile.
O taraftaki enkaza ulaşmanın da ne kadar süreceğini bilmiyorum.
Onun için zamanımız yok.
Tom o yatırıma daha fazla para yatırmış olmayı diledi.
Muhtemelen suya gidiyorlardır ama bu izlerin yönü bu taraf.
Onu satın almaya gücün yetemez, değil mi?
Eğer senin aptallığın olmasaydı, asla başımız belaya girmezdi.