Examples of using "Underneath" in a sentence and their turkish translations:
Bu gökyüzü altında
Sami benim altımda yaşıyor.
(Cameron Ernst - Bu gökyüzü altında)
Tom yatağın altında süründü.
Bu gökyüzü altında her şey altından
Fare yatağın altına kaçtı.
Tom bir ağacın altına oturdu.
Tom'un tırnaklarının altında kir vardı.
Buzdolabının altında su var.
Ben anahtarları paspasın altında buldum.
Masanın altında bir bisküvi var.
Anahtarı paspasın altında buldum.
Yastığımın altında bir hediye buldum.
Tüneller dağların altından kilometrelerce uzanıyor.
altında mükemmel bir tünel ağı olduğu iddia edildi
altındaki bölgeden haberleri dahi yok
Bu küçük otomobilin şanzımanı motorun altındadır.
Altındaki uzun halatın ucunda bir şey var.
Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.
ve kocaman, zehirli bir anemonun altına gizlendi.
Ama bunun altında, buraya gelebilmek için
ekran karanlığa gömülür ve derinden ürkütücü bir müzik gelir.
bele bağlanan büyük ayrılabilen şeylerdi.
Tom masanın altına baktı.
bir valizin içine konmuş ve evin altına gömülmüştü.
Altımda çimentodan zeminde yapışkan bir film vardı,
Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.
Sanırım o ağacın altındaki ceket Tom'un.
İnsanların dikkatini vermediği bir anda limonları fincanların altına koyun.
Tom anahtarını kanepenin altında buldu.
Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
Noel ağacının altında bir sürü hediyeler var.
Bir kurabiye masanın altındadır.
O büyük, ihtiyar meşe ağacının dibinde çimlere uzanıp, gövdesine adlarımızın baş harflerini kazıyacağım.