Translation of "Tightly" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Tightly" in a sentence and their turkish translations:

They embraced tightly.

Birbirlerine sıkıca sarıldılar.

Bite down tightly, please.

Lütfen sıkıca ısır.

I hugged her tightly.

Ben ona sıkıca sarıldım.

She held him tightly.

O onu sıkıca tuttu.

He held her tightly.

O onu sıkıca tuttu.

Please hold it tightly.

Lütfen bunu sıkı tutun.

I hugged him so tightly.

Ona sıkı sıkı sarıldım.

Tom and Mary hugged tightly.

- Tom ve Mary sıkıca sarıldılar.
- Tom ve Mary sıkı biçimde sarıldılar.

Tom closed his eyes tightly.

Tom gözlerini sıkıca kapattı.

Their stories are tightly intertwined.

Onların hikayeleri sıkıca birbirine geçer.

She gripped my arm tightly.

O, kolumu sıkıca kavradı.

Tom gripped Mary's arm tightly.

Tom Mary'nin kolunu sıkıca tuttu.

Tom held my hand tightly.

Tom elimi sıkıca tuttu.

Tom and I hugged tightly.

Tom ve ben sıkıca sarıldık.

He gripped the tennis racket tightly.

Tenis raketini sıkıca kavradı.

They snuggled tightly beneath the blankets.

Onlar battaniyelerin altında sıkıca sarınıp yattılar.

Don't close the jar too tightly.

- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatmayın.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatma.

Freedom of speech was tightly restricted.

İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.

This belt fits me too tightly.

Bu kemer bana çok sıkı biçimde geliyor.

I hugged him tightly and cried.

Ben ona sıkıca sarılıp ağladım.

In China, the internet is tightly controlled.

Çin'de, internet sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.

Tightly-knit carpets are generally more valuable.

Sıkıca-örülmüş halılar genellikle daha değerlidir.

She held on to my hand tightly.

O, elimden sıkıca tuttu.

She closed the door tightly behind her.

O, onun arkasından kapıyı sıkıca kapattı.

He held on to my hand tightly.

O, sıkıca elime tutundu.

He usually operates behind tightly closed doors.

O genellikle sıkıca kapalı kapılar ardında çalışır.

The two pieces were glued tightly together.

İki parça birlikte sıkıca yapıştırıldı.

Tom held Mary tightly in his arms.

Tom Mary'yi kollarında sıkıca tuttu.

Tom's hands were tightly clenched into fists.

Tom'un elleri sıkıca yumruk haline getirildi.

Linda asked Dan to embrace her tightly.

Linda, Dan'ın onu sıkıca kucaklamasını istedi.

She held her hands tightly over her ears.

O ellerini sıkıca kulakları üzerinde tuttu.

- Tom held Mary tight.
- Tom held Mary tightly.

Tom Mary'yi sıkıca tuttu.

Mary wrapped her arms tightly around her chest.

Mary kollarını sıkıca göğsüne sardı.

Tom took Mary's hands and held them tightly.

Tom Mary'nin ellerini aldı, ve onları sıkıca tuttuç

Tom closed his eyes tightly and endured the pain.

Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.

- Tom held Mary's hand very tightly and would not let go.
- Tom held Mary's hand very tightly and wouldn't let go.

Tom, Mary'nin elini çok sıkı tuttu ve gitmesine izin vermedi.

She took hold of my hand and held it tightly.

O, elimi kavradı ve onu sıkıca tuttu.

I always tie my shoes tightly before I go jogging.

Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.

She held him tightly and never wanted to let go.

- O, onu sıkıca tuttu ve gitmesine asla izin vermedi.
- Onu sıkıca tuttu ve hiç bırakmak istemedi.

Tom put his arms around Mary and hugged her tightly.

Tom kollarını Mary'nin etrafına koydu ve ona sıkıca sarıldı.

Tom hugged Mary tightly and never wanted to let her go.

Tom Mary'ye sıkıca sarıldı ve onun gitmesine asla izin vermek istemedi.

- Freedom of speech was tightly restricted.
- The freedom of expression was strictly limited.

İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.

- I grasped the rope so as not to fall.
- I held on to the rope tightly so I wouldn't fall.

İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.

- Tom hugged Mary tightly.
- Tom hugged Mary close.
- Tom gave Mary a huge hug.
- Tom gave Mary a big hug.

Tom Mary'ye sıkıca sarıldı.