Translation of "Stuff" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Stuff" in a sentence and their turkish translations:

Stuff it.

Hadi oradan be.

- What's that stuff?
- What is that stuff?

O şey nedir?

- Don't touch my stuff!
- Don't touch my stuff.

Eşyalarıma dokunma!

- Everyone likes free stuff.
- Everybody likes free stuff.

Herkes ücretsiz hizmetleri sever.

- Stop using my stuff!
- Stop using my stuff.

Eşyalarımı kullanmaktan vazgeç!

Where's our stuff?

Eşyamız nerede?

I steal stuff.

Ben eşya çalarım.

He steals stuff.

O, eşya çalar.

She steals stuff.

O, eşya çalar.

Mary steals stuff.

Mary eşya çalar.

We steal stuff.

Biz eşya çalarız.

They steal stuff.

- Onlar eşya çalar.
- Hırsızlık yaparlar.

Tom steals stuff.

Tom şeyler çalar.

Grab your stuff.

Eşyalarını al.

That's funny stuff.

Bu komik şey.

That's good stuff.

Bu iyi şey.

That's my stuff.

Bu benim eşyam.

This stuff works.

Bu şey çalışır.

People want stuff.

İnsanlar eşya ister.

Sell your stuff.

Eşyalarınızı satın.

Where's my stuff?

Eşyalarım nerede?

- What is all this stuff?
- What's all this stuff?

Bütün bu eşya nedir?

- I hate doing this stuff!
- I hate doing this stuff.

Bu şeyi yapmaktan nefret ediyorum.

This stuff is crazy.

Çılgıncaydı.

That's pretty deep stuff

Bunlar oldukça derin şeyler,

That's the good stuff.

Bunlar işe yarar şeyler.

The stuff of nightmares.

Kâbuslardan fırlama bir şey.

Cultural rites and stuff.

kültürel törenler ve benzeri şeyler.

Whose stuff is this?

Bu kimin eşyası?

Someone stole my stuff.

Birisi eşyamı çaldı.

I want my stuff.

Eşyalarımı istiyorum.

I've downloaded some stuff.

İnternetten bir şeyler indirdim.

This is emotional stuff.

Bu, duygusal şey.

You know your stuff.

- İşini iyi biliyorsun.
- Bu işten anlıyorsun sen.

This is exciting stuff.

Bu heyecan verici bir şey.

This is powerful stuff.

Bu çok etkili bir şey.

Where's all my stuff?

Bütün eşyam nerede?

Where's all your stuff?

Bütün eşyan nerede?

Tom's stuff is everywhere.

Tom'un şeyleri her yerde.

What's this green stuff?

Bu yeşil şey nedir?

What's that red stuff?

Şu kırmızı şey ne?

Take that stuff outside.

O eşyayı dışarı al.

This stuff tastes awful.

Bu şey fena kokuyor.

This stuff is amazing.

Bu şey şaşırtıcı.

Tom gets stuff done.

Tom işi yaptırır.

This stuff is interesting.

Bu şey ilginç.

Keep your stuff together.

Eşyalarını bir arada tut.

They know their stuff.

İşlerini iyi biliyorlar.

Send us more stuff.

Bize daha fazla şeyler gönder.

This stuff is disgusting.

Bu şey iğrenç.

This is important stuff.

Bu önemli bir şey.

This stuff is terrific.

Bu şey müthiş.

This stuff is tough.

Bu şey sert.

This is great stuff.

Bu harika bir şey.

This is good stuff!

Bu iyi eşya.

Leave that stuff alone.

O şeyi yalnız bırak.

Look at this stuff.

Bu şeye bak.

This is serious stuff.

Bu ciddi bir şey.

I bought some stuff.

Biraz eşya aldım.

What's this stuff here?

Buradaki bu şey ne?

I love free stuff.

Ücretsiz hizmeti severim.

Free stuff is great.

Ücretsiz hizmet harika.

That stuff is poisonous.

O şey zehirli.

Don't buy that stuff.

O eşyayı alma.

Tom knows his stuff.

- Tom eşyasını bilir.
- Tom işini biliyor.

Tom had nice stuff.

Tom'un güzel şeyleri vardı.

This stuff is good.

Bu şey iyidir.

Is this your stuff?

Bu senin eşyan mı?

What's that green stuff?

O yeşil şey de ne?

I get stuff done.

İşleri hallederim.

He stole my stuff.

O benim eşyalarımı çaldı.

She stole my stuff.

Eşyalarımı çaldı.

My stuff was stolen.

Benim eşyalarım çalındı.

Someone took my stuff.

Biri eşyalarımı aldı.

Burn all this stuff.

Bunların hepsini yak.

Take this stuff away.

Kaldır bunları buradan.

- Where did you get this stuff?
- Where did you get that stuff?

Bu malzemeyi nereden aldın?

- I like that type of stuff.
- I like that kind of stuff.

O tür şeyi severim.

- Do you really believe that stuff?
- Do you really believe this stuff?

Bu şeye gerçekten inanıyor musun?

- I hope no one steals my stuff.
- I hope nobody steals my stuff.
- I hope that no one steals my stuff.
- I hope that nobody steals my stuff.

- Umarım kimse eşyamı çalmaz.
- Umarım kimse eşyalarımı çalmaz.

And that stuff was expensive.

ve oldukça pahalıydı.

I can't drink this stuff.

Bu şeyi içemem.

I don't want your stuff.

Senin eşyalarını istemiyorum.

Can you believe this stuff?

Bu şeye inanabiliyor musun?

Tom took all my stuff.

Tom bütün eşyamı götürdü.

How old is this stuff?

Bu eşya kaç yaşında?

This stuff makes me sick.

Bu şey beni hasta ediyor.

Let me get my stuff.

Bırak eşyalarımı alayım.

Stuff today and starve tomorrow.

Bugün tıka basa ye ve yarın acından öl.

I had stuff to do.

Yapacak şeylerim vardı.

Shouldn't we get our stuff?

Eşyalarımızı almamız gerekmiyor mu?

What is all that stuff?

Bütün o eşya nedir?

This is pretty convincing stuff.

Bu oldukça ikna edici şey.

I've got stuff to do.

Yapacak işlerim var.

Here's the stuff you wanted.

İşte istediğin şey.

Is all this stuff stolen?

Bütün bu eşyalar çalıntı mı?