Translation of "Strangers" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Strangers" in a sentence and their turkish translations:

- Do not trust strangers.
- Don't trust strangers.

Yabancılara güvenme.

We're not strangers.

Biz yabancı değiliz.

- It's not like we're strangers.
- It isn't like we're strangers.

Biz yabancılar gibi değiliz.

- Don't take presents from strangers.
- Don't take gifts from strangers.

Yabancılardan hediye almayın.

Never talk to strangers.

Yabancılarla asla konuşma.

We don't trust strangers.

Yabancılara güvenmiyoruz.

I don't trust strangers.

Yabancılara güvenmiyorum.

Do not trust strangers.

Yabancılara güvenme.

Tom doesn't trust strangers.

Tom yabancılara güvenmez.

I've never trusted strangers.

Yabancılara asla güvenmedim.

Don't talk to strangers.

Yabancılarla konuşma.

I'd never trust strangers.

Yabancılara asla güvenmezdim.

People are hugging strangers.

- İnsanlar yabancılara sarılıyor.
- İnsanlar yabancıları kucaklıyor.

And invite 5,000 captive strangers,

5000 yabancıyı çağırdım,

Don't accept rides from strangers.

Yabancılardan gezinti kabul etmeyin.

She is shy of strangers.

O, yabancılardan utanır.

Mary is speaking to strangers.

Mary yabancılarla konuşuyor.

I can't talk to strangers.

Ben yabancılarla konuşamam.

Tom and I aren't strangers.

Tom ve ben yabancı değiliz.

Tom is shy around strangers.

Tom yabancıların etrafında utangaç.

Mary is wary of strangers.

Mary yabancılara karşı tedbirli.

A dog barks at strangers.

Bir köpek yabancılara havlar.

Don't accept drinks from strangers.

Yabancılardan içecek kabul etmeyin.

Don't take presents from strangers.

Yabancılardan hediye almayın.

Don't take candy from strangers.

Yabancılardan şeker almayın.

Don't take rides from strangers.

Yabancıların arabalarına binmeyin.

My dog doesn't like strangers.

Köpeğim yabancıları sevmiyor.

Tom likes talking to strangers.

Tom yabancılarla konuşmaktan hoşlanır.

Sami doesn't allow strangers in.

Sami yabancıların içeri girmesine izin vermez.

The dog barks at all strangers.

Köpek tüm yabancılara havlar.

You shouldn't accept candy from strangers.

Yabancılardan şeker kabul etmemelisiniz.

We don't trust strangers around here.

Buralarda yabancılara güvenmiyoruz.

Tom doesn't like talking to strangers.

Tom yabancılarla konuşmayı sevmez.

You have to beware of strangers.

Yabancılardan sakınmak zorundasınız.

A dog will bark at strangers.

Bir köpek yabancılara havlar.

She's afraid to talk with strangers.

O, yabancılarla konuşmaya korkuyor.

I'm used to talking to strangers.

Yabancılarla konuşmaya alışkınım.

Tom doesn't often talk to strangers.

Tom sık sık yabancılarla konuşmaz.

Tom isn't very nice to strangers.

Tom yabancılara karşı çok kibar değil.

Tom likes to talk to strangers.

Tom yabancılarla konuşmayı seviyor.

I don't often talk to strangers.

Yabancılarla genellikle konuşmam.

Sami opened his door to strangers.

- Sami yabancılar için kapısını açtı.
- Sami kapısını yabancılara açtı.

Sami was too trusting with strangers.

Sami yabancılara fazla güveniyordu.

It was my first night among strangers.

Bu benim yabancılar arasındaki ilk gecemdi.

Tom is ill at ease among strangers.

Tom yabancılar arasında huzursuz.

She is seldom at ease with strangers.

Yabancılarla birlikte nadiren rahattır.

Country people are often afraid of strangers.

Köylü insanlar genelde yabancılardan korkar.

Mary likes to talk to strangers online.

Mary yabancılarla online konuşmaktan hoşlanır.

The people standing around were all strangers.

Etrafta duran insanlar tamamen yabancıydı.

Tom is terrified of talking to strangers.

Tom yabancılarla konuşmaktan korkuyor.

It is rude to stare at strangers.

Yabancılara dikkatle bakmak kabalıktır.

I feel quite at ease among strangers.

Yabancılar arasında oldukça rahat hissediyorum.

Tom is used to talking to strangers.

Tom yabancılarla konuşmaya alışkın.

Country people are traditionally suspicious of strangers.

Köy insanları geleneksel olarak yabancılardan kuşkulanırlar.

The tears of strangers are only water.

Yabancıların gözyaşları sadece sudur.

I don't really like talking to strangers.

Yabancılarla konuşmayı gerçekten sevmiyorum.

Tom doesn't like to talk to strangers.

Tom yabancılarla konuşmaktan hoşlanmaz.

He is ill at ease among strangers.

Yabancıların arasında rahat edemez.

For an entrepreneurial advice circle of just strangers,

Girişimcilik tavsiyeleri verilen bir toplantıda

We have always been strangers to the night.

Geceler her daim bize yabancı olmuştur.

Begging strangers won't work, however hard he tries.

Yabancılardan yemek dilenmek nafile. İstediği kadar denesin.

Trust people, but don't take candy from strangers.

İnsanlara güven, ama yabancılardan şeker alma.

I am thankful for the kindness of strangers.

Yabancıların iyiliği için minnettarım.

Tom conditioned his dog to bark at strangers.

Tom köpeğini yabancılara havlamaya koşullandırdı.

It's better not to take candy from strangers.

Yabancılardan şeker almamak daha iyidir.

Tom trained his dog to bark at strangers.

Tom yabancılara havlaması için köpeğini eğitti.

In the woods, she met with two strangers.

Ormanda, iki yabancı ile karşılaştı.

This dog is trained to bark at strangers.

Bu köpek yabancılara havlamak için eğitiliyor.

This dog is taught to bark at strangers.

Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilir.

That dog is trained to bark at strangers.

O köpek yabancılara havlamaya eğitildi.

Englishmen rarely talk to strangers in the train.

İngilizler trende nadiren yabancılarla konuşurlar.

There are two strangers walking on the street.

- Caddede yürüyen iki yabancı var.
- Sokakta yürüyen iki yabancı var.

I can never feel at ease among strangers.

Yabancılar arasında asla rahat hissedemem.

This dog is conditioned to bark at strangers.

Bu köpek yabancılara havlamak için eğitilir.

I'm not supposed to take presents from strangers.

Yabancılardan hediyeler almamalıyım.

He trained his dog to bark at strangers.

Köpeğini yabancılara havlayacak şekilde eğitmiş.

Strangers close by are better than family far away.

Yakındaki yabancılar uzaktaki aileden daha iyidir.

My parents taught me not to take gifts from strangers.

Ailem bana yabancılardan hediye almamamı öğretti.

You should be on your guard when doing business with strangers.

Yabancılarla iş yaparken dikkatli olacaksın.

Money and I are strangers; in other words, I am poor.

Para ve ben birbirimize yabancıyız, yani, ben fakirim.

My kid is shy around strangers and always hides behind me.

Benim çocuk yabancılarla etrafında utangaç ve her zaman benim arkamda saklanır.

Tom was talking with those strangers over there just a minute ago.

Tom bir dakika önce oradaki yabancılarla konuşuyordu.

But here, distant relatives and total strangers drink and bathe under the stars.

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.

Parents warn their children not to eat food given to them by strangers.

Ebeveynler çocuklarını onlara yabancılar tarafından verilen yiyecekleri yememesi konusunda uyarırlar.

Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.

Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.

The kind of guy who can stand up in front of a room full of strangers

bir oda dolusu yabancının karşısında durabilen

We are not friends. We are not enemies. We are two strangers with a common memory.

Biz arkadaş değiliz. Biz düşman değiliz. Ortak bir anısı olan iki yabancıyız.

If you're tired of arguing with strangers on the Internet, try talking with one of them in real life.

İnternette yabancılarla tartışmaktan bıktıysanız, gerçek hayatta onlardan biriyle konuşmayı deneyin.