Translation of "Spin" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Spin" in a sentence and their turkish translations:

Silkworms spin cocoons.

İpek böcekleri kozalar örerler.

Spiders spin webs.

Örümcekler ağlar örerler.

Spin the wheel around.

Tekerleği çevirin.

What makes the earth spin?

- Dünya'yı döndüren nedir?
- Dünya'nın dönmesine ne neden olur?

Why does the Earth spin?

Dünya neden döner?

Make it hotter and spin it faster,

Daha sıcak olursa ve daha hızlı dönerse,

Things began to spin out of control.

- İşler rayından çıkmaya başladı.
- İşler çığırından çıkmaya başladı.

Let's go for a spin around the park.

Park civarında şöyle bir tur atalım.

Can you spin a basketball on your fingertip?

- Basketbol topunu parmak ucunda döndürebilir misin?
- Basket topunu parmağında çevirebilir misin?

The room started to spin after I drank too much.

Ben çok içtikten sonra oda dönmeye başladı.

I learned how to spin wool from watching my grandmother.

Büyükannemi izleyerek yünü nasıl öreceğimi öğrendim.

After dinner, we took a spin around town in my car.

Akşam yemeğinden sonra arabamda kasabanın etrafında kısa bir gezinti yaptık.

I drank too much and the ground seemed to spin under my feet.

Çok fazla içtim ve yer ayaklarımın altında dönüyor gibi görünüyordu.

Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.

Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.

If they do that, they'll be sued so fast it'll make their head spin.

Onu yaparlarsa o kadar hızlı dava edilecekler ki, bu nedenle başları dönecektir.

They’re actually surprisingly agile, they can spin around pretty much on a 20 cent piece.

Şaşırtıcı derecede çeviktirler, küçük bir bozuk paranın etrafında dönebilecek kadar.

And the flexible outer layers allow a golfer to control spin when hitting closer to the hole.

ve esnek dış tabakalar bir golfçü deliğe yaklaştığında dönüşü kontrol etmesine izin verir.

In the sunlight my head started to spin, and I lay down to have a rest on the grass.

Güneş ışığında kafam dönmeye başladı ve dinlenmek için çim üzerinde uzandım.

When I was little, I had a top. I loved to spin it and watch it, waiting for it to stop.

Küçükken topacım vardı. Çevirip durana kadar izlemeyi severdim.