Translation of "Shovel" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Shovel" in a sentence and their turkish translations:

Bring a shovel.

Bir kürek getir!

Where's the shovel?

Kürek nerede?

Throw the shovel!

Küreği at!

Give me the shovel.

Bana küreği ver.

Put the shovel down.

Küreği yere koy.

Tom clenched the shovel.

Tom küreği tuttu.

Can I borrow your shovel?

Senin küreğini ödünç alabilir miyim?

That shovel costs thirty dollars.

O kürek otuz dolar.

That shovel cost thirty dollars.

O kürek otuz dolara mal oldu.

Will you shovel the driveway?

Özel araba yolunu kürer misin?

You may need a shovel.

Bir küreğe ihtiyacın olabilir.

Could I borrow your shovel?

Küreğini ödünç alabilir miyim?

I can't find the shovel.

Küreği bulamıyorum.

What I need is a shovel.

İhtiyacım olan bir kürek.

Do you have a snow shovel?

Kar küreğin var mı?

Tom helped his dad shovel the driveway.

Tom babasının araba yolunu kürekle kürümesine yardım etti.

Do you have a shovel I can borrow?

Ödünç alabileceğim bir küreğin var mı?

The worker is carrying sand with a shovel.

- İşçi, bir kürekle kum taşıyor.
- İşçi, kürekle kum taşıyor.

Mary gave Tom a shovel for his birthday.

Mary, Tom'a doğum günü için bir kürek verdi.

We'll have to shovel the snow off the roof.

Karı çatıdan kürekle temizlemek zorunda kalacağız.

I need to shovel snow off of the roof.

Karı çatıdan kürümem gerekiyor.

- I thought Tom said he needed to buy a shovel.
- I thought that Tom said he needed to buy a shovel.

Tom'un bir kürek almak gerektiğini söylediğini düşündüm.

- I think Tom said he needed to buy a shovel.
- I think that Tom said he needed to buy a shovel.

Sanırım Tom bir kürek alması gerektiğini söyledi.

- I don't have a shovel, but I know someone who does.
- I don't have a shovel, but I know somebody who does.

Bir küreğim yok ama küreği olan birini tanıyorum.

Mary filled her bucket with sand using a plastic shovel.

Mary plastik bir kürek kullanarak kovasını kumla doldurdu.

Tom dug a hole with a pick and a shovel.

Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.

A little bit, like this, with the shovel. See? Give me.

Birazcık, aynen böyle. Kürekle. İşte böyle. Ver bana.

They were clearing the snow from the sidewalk with a shovel.

Onlar kürekle kaldırımdan karı temizliyorlardı.

Tom handed me a shovel and told me to start digging.

Tom bana bir kürek uzattı ve kazmaya başlamamı söyledi.

I reckon I can use this shovel, to glissade down this face.

Bu yüzeyden kayarak inmek için küreğimi kullanabilirim diye düşünüyorum.

Do you want me to fix your broken shovel or don't you?

Kırık küreğini onarmamı istiyor musun yoksa istemiyor musun?

Tom got his shovel out of the truck and began to dig.

Tom kamyondan bir kürek çıkardı ve kürümeye başladı.

It'll take some time to shovel all the snow off the roof.

Bütün çatının karını kürekle temizlemek biraz zaman alacak.

Tom dug a hole in his backyard with the shovel Mary had given him.

Tom, Mary'nin ona verdiği kürekle arka bahçesinde bir çukur kazdı.

It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel.

Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı.

How much did you have to pay Tom to get him to shovel the snow off your roof?

Tom'a çatındaki karı temizletmek için ne kadar ödemek zorunda kaldın?