Examples of using "Resist" in a sentence and their turkish translations:
Diren!
Direnişe direnin !
Karşı koymayın.
Ben direnmek zorundayım.
Tom karşı koymadı.
karşı koyacak hiçbir şey yok
karşı koymak imkansız
Kim karşı koyabilir?
Direnmeliyim.
Bize direnme.
O direnemedi.
O direnemedi.
Direnmeye çalış.
- Bana direnme.
- Bana karşı koyma.
Dayanamadım.
Biz sana karşı koyuyoruz.
Tatlı şeylere dayanamam.
Ona nasıl direnebilirsin?
Şekerlemeye dayanamaz.
Ona karşı koyamıyorum.
Direnmek zordur.
Nasıl direnebildim?
- O karşı koymadı.
- O direnmedi.
- O karşı koymadı.
- O direnmedi.
Onlar direnmediler.
Ben karşı gelmedim.
Kimse dayanamaz.
O ona karşı koyamadı.
Tom direnmeye çalıştı.
Neden direniyorsun?
- Sana direnemem.
- Sana karşı koyamam.
Direnmeye çalıştım.
Tüm direnenleri öldür.
Çikolataya dayanamam.
Cazibeye direnemez.
Ayartılmaktan başka her şeye dayanabilirim.
gemiler bu akıntıya karşı koyamıyor
Puding yemeye karşı koyamıyorum.
Günaha karşı direnmek gerçekten çok zor.
Günaha karşı koyamadım.
- Tom karşı gelmeye kararlıdır.
- Tom karşı çıkmaya kararlıdır.
- Tom karşı koymaya kararlıdır.
Nasıl olur da Tom'a karşı koyarsın?
Tom ayartmaya karşı koyamadı.
Bu kadına karşı koyamıyorum.
Ben artık dayanamıyorum.
Onlara nasıl direnebilirsin?
- O, dondurmaya karşı koyamaz.
- O, dondurmaya dayanamaz.
Tom direnmeye çalışmadı.
Gülmeye karşı koyamadım.
Ben sadece çikolataya karşı koyamam.
Bu her eleştiriye karşı koyabilir.
Onu yapmaya direnemedim.
Direnmeye çalışmadım.
Hiçbir kadın buna direnemez.
Sami ayartmaya karşı koyamadı.
Sami, Leyla'nın çekiciliğine direnemez.
Karşı koymanın faydası yok.
Günah dışında her şeye direnebilirim.
O, karşı koyamayacak kadar çok yaşlıydı.
Üzgünüm ama ben karşı koyamam.
Ayartılmaktan başka her şeye dayanabilirim.
Üzgünüm. Sadece karşı koyamadım.
Tom onu yapmaya artık direnemedi.
Tom bunu yapmaya direnemediğini söyledi.
Yapabileceği tek şey ısrarla gülmesiydi.
Kim böyle bir teklif karşı koyabilir ki?
Alkışlamaktan kendimi alamadım.
Tom anahtar deliğinden bakmaya direnemedi.
Sami direnecek tek kişiydi.
Tom Mary'nin çikolatalı dondurmaya dayanamadığını biliyor.
Daha fazla direnip direnemiyeceğimi bilmiyorum.
Tüm gücümüzle direnmek zorundayız.
"Öpmek yok dedim!" "Affedersin, dayanamadım."
Tom Mary'yi öpme ayartmasına karşı koyamadı.
Direnmek zordur.
farklı yollarını görebildim.
Bazıları yaralandı, sonra iyileşti.
Onun mantığının gücüne direnemedik.
Hiçbir adam çekici bir kadına karşı koyamaz.
Karşı koymanın faydası yok.
Çiğ et yeme dürtüsüne karşı koyamıyorum.
"Neden yeni bir dizüstü bilgisayar aldın?" "Dayanamadım"
Ne istediğini bilen bir kadına dayanamam.
Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.
Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.
Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?
Napolyon'un 'silahlı bir ulus' umudu Müttefiklere direnmek gerçekleşmemişti.
Çok film izlemem, ancak iyi bir belgesele dayanamam.
Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.