Translation of "Raw" in Turkish

0.028 sec.

Examples of using "Raw" in a sentence and their turkish translations:

- Tom likes raw carrots.
- Tom likes eating raw carrots.

Tom çiğ havuç yemekten hoşlanır.

We eat fish raw.

Balığı çiğ yeriz.

This food is raw.

Bu yemek pişmemiş.

The meat is raw.

Et çiğ.

Tom hates raw onions.

Tom çiğ soğanlardan nefret eder.

The chicken is raw.

Tavuk çiğ.

They eat raw meat.

Onlar çiğ et yer.

Tom likes raw carrots.

Tom çiğ havuçtan hoşlanır.

Don't eat raw pork.

Çiğ domuz eti yemeyin.

I hate raw onions.

Çiğ soğandan nefret ediyorum.

He hates raw onions.

- O çiğ soğandan nefret eder.
- Çiğ soğandan nefret eder.

She hates raw onions.

O çiğ soğandan nefret ediyor.

Mary hates raw onions.

Mary çiğ soğandan nefret etmektedir.

We hate raw onions.

Biz çiğ soğandan nefret ediyoruz.

Don't eat raw vegetables.

Çiğ sebzeler yemeyin.

This meat is raw.

Bu et çiğ.

I like raw food.

Ben çiğ yemeği severim.

A taste of raw data --

-tadımlık bir ham veri-

Can you eat raw oysters?

Çiğ istiridye yiyebilir misin?

We often eat fish raw.

Biz sık sık balığı çiğ yedik.

He doesn't eat raw fish.

O çiğ balık yemez.

Tom only eats raw food.

Tom sadece çiğ yiyecek yer.

We often eat raw fish.

Sık sık çiğ balık yeriz.

Tom eats only raw vegetables.

Tom sadece çiğ sebze yer.

I can't stand raw fish.

Çiğ balığa katlanamam.

Tom doesn't eat raw fish.

Tom çiğ balık yemez.

The fish is still raw.

Balık hâlâ çiğ.

Cabbage can be eaten raw.

Lahana çiğ olarak yenilebilir.

Is eating raw eggs safe?

Çiğ yumurta yemek güvenli midir?

Is eating raw pumpkin safe?

Çiğ kabak yemek güvenli midir?

You shouldn't eat raw snails.

Çiğ salyangoz yememelisin.

Tom likes eating raw oysters.

Tom çiğ istiridye yemeği seviyor.

I've never eaten raw fish.

Ben hiç çiğ balık yemedim.

I don't like raw fish.

Çiğ balıkları sevmiyorum.

I don't eat raw fish.

Çiğ balık yemem.

Can this be eaten raw?

Bu çiğ yenebilir mi?

The ship is carrying raw cotton.

Gemi işlenmemiş pamuk taşıyor.

Meat should not be eaten raw.

Et, çiğ yenmemelidir.

Kidney beans shouldn't be eaten raw.

Barbunya çiğ yenmemelidir.

He likes to eat raw carrots.

O, çiğ havuç yemeyi sever.

You hate raw onions, don't you?

Çiğ soğandan nefret ediyorsun, değil mi?

Did I touch a raw nerve?

- Canını sıktım mı?
- Moralini bozdum mu?

Let's look at the raw data.

İşlenmemiş veriye bakalım.

Have you ever eaten raw fish?

Hiç çiğ balık yedin mi?

Tom definitely got a raw deal.

Tom'a kesinlikle haksız muamele gördü.

- I think Tom got a raw deal.
- I think that Tom got a raw deal.

Tom'un haksızlığa uğradığını düşünüyorum.

- Tom knows that Mary doesn't like raw eggs.
- Tom knows Mary doesn't like raw eggs.

Tom Mary'nin çiğ yumurta sevmediğini biliyor.

Do we go for the egg, raw?

Çiğ yumurtayı mı seçeceğiz,

You shouldn't have eaten the fish raw.

Balığı çiğ olarak yememeliydin.

The ship transports raw materials from Indonesia.

Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.

It's possible to eat green beans raw.

Yeşil fasulyeyi çiğ yemek mümkündür.

We often eat fish raw in Japan.

Biz Japonya'da balığı sık sık çiğ yeriz.

Generally speaking, Westerners don't eat fish raw.

Genelleme yaparsak, Batılılar balığı çiğ yemezler.

She likes to eat fresh raw vegetables.

Taze çiğ sebze yemeği sever.

Tom has never eaten raw horse meat.

Tom asla çiğ at eti yemedi.

Japan imports various raw materials from abroad.

- Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
- Japonya yurt dışından çeşitli ham maddeleri ithal eder.

Are there dogs that eat raw fish?

Çiğ balık yiyen köpekler var mı?

Japan depends on imports for raw materials.

Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.

Leather is raw material to produce shoes.

Deri, ayakkabı imalatı için ham maddedir.

I never feed my dog raw meat.

Ben, köpeğimi asla çiğ etle beslemem.

Onions can be eaten raw or cooked.

Soğan çiğ ya da pişmiş yenilebilir.

To my surprise, they ate the meat raw.

Benim için sürpriz oldu, onlar eti çiğ yediler.

Wood is the raw material for making paper.

Odun, kağıt üretimi için bir hammaddedir.

Tom only gives raw meat to his cat.

Tom kedisine sadece çiğ et verir.

Eating raw eggs could be bad for you.

Çiğ yumurta yemek sizin için kötü olabilir.

Is eating raw pork really bad for you?

Çiğ domuz eti yemek sizin için gerçekten zararlı mı?

I like to eat red bell peppers raw.

Kırmızı dolmalık biberleri çiğ yemek istiyorum.

Tom nearly died after eating some raw liver.

Tom biraz çiğ karaciğer yedikten sonra neredeyse ölüyordu.

Tom doesn't like any kind of raw fish.

Tom herhangi bir tür çiğ balığı sevmez.

Tom says that he's never eaten raw fish.

Tom, hiç çiğ balık yemediğini söylüyor.

Have you eaten a piece of raw fish?

Bir parça çiğ balık yedin mi?

- Tom says he knows Mary won't eat raw carrots.
- Tom says he knows that Mary won't eat raw carrots.

Tom Mary'nin çiğ havuç yemeyeceğini bildiğini söylüyor.

- I can't eat a raw egg; it must be cooked.
- I can't eat raw eggs. They have to be cooked.

Çiğ yumurta yiyemem. Onlar pişirilmeli.

Such a raw, bitter kind of white identity politics.

ya da en azından kabul edeceğini keşfetmem.

And we sell some raw materials to the world

Ve biz de bazı hammaddeleri dünyaya satıyoruz

Countries that remained without raw material after a while

Bir süre sonra hammaddesiz kalan ülkeler

I don't like grilled fish, let alone raw fish.

Çiğ balık şöyle dursun,ızgara balıktan hoşlanmam.

We import raw materials and export the finished products.

Biz ham madde ithal ederiz ve bitmiş ürünler ihraç ederiz.

Japan has to import most of its raw materials.

Japonya ham maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda.

I can't resist the urge to eat raw meat.

Çiğ et yeme dürtüsüne karşı koyamıyorum.

I can't eat raw eggs; they must be cooked.

Çiğ yumurta yiyemem; pişmiş olmalılar.

Is it safe to eat raw fish during pregnancy?

Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?

I told Tom that he shouldn't eat raw pork.

Tom'a çiğ domuz yememesi gerektiğini söyledim.

- I do not and never will feed my dog raw fish.
- I don't and never will feed my dog raw fish.

Köpeğimi çiğ balıkla beslemem ve asla beslemeyeceğim.

I can actually just munch into this raw, like sushi.

sushi gibi çiğ olarak bile atıştırabilirim,

Okay, you want me to go for the egg, raw!

Pekâlâ, çiğ yumurtayı mı seçeyim?

Were I a foreigner, I could not eat raw fish.

Bir yabancı olsaydım, çiğ balık yiyemezdim.

Against my advice, he fed his dog some raw pork.

Benim tavsiyeme karşın, o köpeğini biraz çiğ domuz etiyle besledi.

Do you know how to make a raw fish salad?

Çiğ balık salatası yapmayı biliyor musun?

Do we go for the egg, raw? Or the gorse flower?

Çiğ yumurtayı mı seçeceğiz, karaçalı çiçeğini mi?

And now every country will start to suffer from raw materials

Ve artık her ülke hammadde sıkıntısı çekmeye başlıyacak

If I were a foreigner, I probably couldn't eat raw fish.

Yabancı olsam, muhtemelen çiğ balık yiyemem.

Radishes are commonly used as a salad vegetable and eaten raw.

Turp çoğunlukla salata sebzesi olarak kullanılır ve çiğ yenir.

The chicken the waiter brought to the table was still raw.

Garsonun masaya getirdiği tavuk hâlâ çiğdi.

Tomatoes are delicious whether you eat them raw, cooked or braised.

Domatesi çiğ yeseniz de pişirip kavursanız da çok lezzetlidir.