Translation of "Provoke" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Provoke" in a sentence and their turkish translations:

- Don't provoke that wasp.
- Do not provoke that wasp.

O eşek arısını tahrik etme.

Don't provoke the beast.

- Canavarı kışkırtmayın.
- Canavarı tahrik etmeyin.

Don't provoke that wasp.

O eşek arısını tahrik etme.

Tom is trying to provoke me.

Tom beni kışkırtmaya çalışıyor.

Are you trying to provoke me?

Beni kışkırtmaya mı çalışıyorsun?

Don't do anything to provoke Tom.

Tom'u kışkırtmak için bir şey yapma.

East Prussia appeared to provoke a Russian offensive.

bir Rus saldırısını kışkırttığı göründüğünde

Linda danced with other men to provoke Dan.

Linda Dan'ı kışkırtmak için başka adamlarla dans etti.

He was always trying to provoke an argument.

Sürekli kavga çıkarmaya çalışırdı.

You seem to be trying to provoke Tom.

Tom'u kışkırtmaya çalışıyor gibi görünüyorsun.

The cat will scratch you if you provoke it.

Onu kuşkırtırsan kedi seni tırmalar.

Sami liked to provoke Layla by saying outrageous things.

Sami, Leyla'yı çirkin şeyler söyleyerek kışkırtmaktan hoşlanıyordu.

- Don't get me started.
- Don't provoke me.
- Don't antagonize me.

Beni kışkırtma.

- Don't get me started.
- Don't provoke me.
- Don't get me started!

- Beni başlatmayın.
- Açtırma ağzımı.
- Başlatma şimdi.

Bayezid’s rapid campaign stunned the Christians but, sensing that this would provoke a response

Bayezid'in ani yürüyüşü Hıristiyanları şaşırttı, ancak aynı zamanda

With just one commercial, Nike has managed to provoke a lot of Japanese people.

Nike tek bir reklamla pek çok Japon'u tahrik etmeyi başardı.

Hannibal failed to provoke an open battle and despite the vast plunder that was taken, it was clear

Hannibal'ın açık savaş tahrikleri başarısız olmuştu ve elde edilen o kadar yağmaya karşın kesin olan...