Examples of using "Practice" in a sentence and their turkish translations:
Pratik yapın.
Ama alıştırma yap, yap, yap ve başarısızlığı kabul etme.
Bu pratik gerektirir.
Pratik yapalım.
Ben spor yaparım.
Uygulama yapmama izin verin.
Şimdi uygulamaya git.
Haydi beraber pratik yapalım.
Bu standart bir uygulama.
O barbarca bir uygulamadır.
Ve bunu yapmaya devam edersen
Peki ya uygulamada?
Tavsiye ettiğini uygula.
Amigoluk çalışmaları nasıl gidiyor?
Sadece uygulamaya ihtiyacın var.
- Ben hamlamışım.
- Ben idmansızım.
Koro pratiği nasıldı?
Daha çok pratiğe ihtiyacım var.
Katolik rahipler bekârlık uygularlar.
Pratik yapmaya çalışıyorum.
Pratik için geç kaldım.
Erken kalkma pratiği yaparım.
Tenis çalışmam var.
Biz çok pratik yaparız.
Artık pratik yapmıyorum.
Biz pratik yapacağız.
Uygulama ile gelişeceksin.
Bugün pratik yapmayacağım.
Tom'un hâlâ uygulamaya ihtiyacı var.
Neden uygulamadın?
Tom'un daha fazla pratiğe ihtiyacı var.
Ustalığa giden yol pratikten geçer.
2003 yılında uygulamaya girmiştim
Tom takım idmanını izledi.
Sadece uygulama yapmalısın.
- Biraz daha pratiğe ihtiyacın var.
- Biraz daha pratiğe ihtiyacınız var.
Pratik yapacak zamanım vardı.
Uygulama, teoriden daha iyidir.
Uygulamadan sonra görüşürüz.
Daha sonra tenis uygulamam var.
Bu standart uygulama olmalı.
Biz çok pratik yapmayız.
Tom pazartesi günü pratik yapmaz.
Tom hamlamış.
Ben uygulamayı kullanabilirim.
Basketbol uygulamasına gidiyoruz.
Bando uygulamasında görüşürüz.
- Pratik en iyi öğretmendir.
- Uygulama en iyi öğretmendir.
Tom'un pratiği hızla gelişti.
Onu pratik yapmak zorunda kalacaksın.
Biraz daha pratik yapmalısın.
Sansür korkunç bir uygulamadır.
Bu iş uygulama ister.
Her gün uygulama var mı?
- Bir sporu yapıyor musun?
- Yaptığın herhangi bir spor var mı?
- Yaptığın bir spor var mı?
Folyo ile pratik yapalım.
Pratik yapmayı unuttun mu?
Ben araba kullanmayı pratik yapacağım.
Her gün uygulama yapıyor musun?
Ne sıklıkla pratik yapıyorsun?
Mike dün uygulamaya katılmadı.
Teoride, teori ve pratik aynı olmalıdır ama uygulamada değildirler.
Tom, çocuklarını futbol antrenmanına götürdü.
ve uyguladığımız yolu analiz etmeliyiz.
Baskı altında çalışmayı öğrendik.
Uygulama ile her şey sonunda daha kolay olur.
Mike Pazartesi basketbol çalışmaz.
O, fikirlerini uygulamaya koydu.
Planı uygulamaya koydum.
Neredeyse her gün spor çalışırım.
O, pratik yapmak için geç saatlerde geldi.
O, pratik için erken geldi.
- Seninle pratik yapmak istiyorum.
- Sizinle pratik yapmak istiyorum.
Antrenör takım çalışmasını izledi.
Benim bir farkındalık meditasyonu uygulamam var.
Sadece biraz daha pratiğe ihtiyacın var.
Tom açıkça idmansız.
- Türkçe konuşmayı pratik etmeye ihtiyacım var.
- Türkçe konuşarak pratik yapmaya ihtiyacım var.
- Türkçe konuşarak pratik yapmalıyım.
Benimle Japonca pratik yapar mısın?
Senin teori ile pratiği birleştirmen gerekiyor..
Keman çalmak çok pratik ister.
Çok pratik yaptım.
Futbol uygulamasından sonra evde olacağım.
Ben biraz formdan düştüm.
Tom planı uygulamaya koydu.
Bizim her pazartesi koro uygulamamız var.
Tom vaaz verdiğini uygulamıyor.
Nasılsa altıya kadar çalışmam var.
Judoyu daha çok pratik yapmam gerekiyor.
Ne zaman piyano uygulaması yaparsın?
Teorini uygulamaya koydum.
Tom'un biraz daha pratiğe ihtiyacı var.
Bir sürü uygulamaya ihtiyacımız var.
Tom her gün pratik yapmaya başladı.
Biz çok pratik yaptık.
Zamenhof teorisini uygulamaya koydu.
Fransızcamı pratik yapmam gerkiyor.
Daha çok pratiğe ihtiyacım var.