Translation of "Placed" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Placed" in a sentence and their turkish translations:

placed

gezegendeki

Being placed under his command.

derinden içerlemişti .

Sami was placed on probation.

Sami gözetim altına alındı.

Sami was placed under arrest.

Sami gözaltına alındı.

Has placed that choice before us.

bu seçeneği önümüze getirdi.

Dan was immediately placed under arrest.

Dan hemen gözaltına alındı.

Layla was placed under house arrest.

Leyla ev hapsinde tutuldu.

Cushions were placed in the seats.

Minderler koltuklara yerleştirildi.

Many pictures are placed on Xiaoding's desk.

Birçok fotoğraf Xiaoding'in masasının üzerine yerleştirilir.

He placed the ladder against the fence.

Merdiveni çite dayadı.

Tom placed the ladder against the fence.

Tom merdiveni çite dayadı.

Tom placed his hand over the lens.

Tom lens üzerine elini koydu.

He placed his hand on my shoulder.

O, elini benim omzuma koydu.

She placed both hands on his chest.

O her iki elini göğsüne yerleştirdi.

She placed her hands on her hips.

O ellerini kalçalarına koydu.

Mary placed her purse on the table.

Mary çantasını masaya koydu.

The police officer placed Tom under arrest.

Polis memuru Tom'u gözaltına aldı.

She placed the garment into the chest.

Giysiyi sandığa koydu.

Lisa placed her dessert on the nightstand.

Lisa tatlısını komodinin üstüne koydu.

Tom placed the flowers on Mary's grave.

Tom, Mary'nin mezarına çiçek koydu.

Mary placed her hands on her hips.

Mary ellerini kalçalarına yerleştirdi.

Fadil placed a lock on the door.

Fadıl kapıya bir kilit yerleştirdi.

I placed a book on the table.

Masaya bir kitap koydum.

Mary placed the chairs in a semicircle.

Mary sandalyeleri yarım daire şeklinde yerleştirdi.

Tom placed the flowers in a vase.

Tom çiçekleri bir vazoya yerleştirdi.

Sami was placed in a psychiatric hospital.

Sami bir akıl hastanesine yerleştirildi.

Sami placed Layla's head in a bucket.

Sami, Leyla'nın kafasını bir kovaya koydu.

Sami placed a padlock on the door.

Sami kapıya bir asma kilit yerleştirdi.

Tom placed the box on the table.

Tom kutuyu masaya koydu.

The birds placed a nest on a branch.

Kuşlar dalın üzerine bir yuva yerleştirdiler.

He placed the plates on the top shelf.

O, tabakları üst rafa koydu.

The final piece was placed in the puzzle.

Son parça bulmacaya yerleştirildi.

He placed emphasis on the importance of education.

O, eğitimin önemini vurguladı.

Fadil placed a phone call at around midnight.

Fadıl gece yarısı civarı bir telefon görüşmesi yaptı.

Tom placed the music box on the table.

Tom müzik kutusunu masaya koydu.

Do you know where I've placed my glasses?

- Gözlüklerimi nereye koyduğumu biliyor musun?
- Gözlüklerimi koyduğum yeri biliyor musun?

Is just stashed behind too many precariously placed coats,

tehlikeli şekilde yerleştirilmiş birçok ceketin arkasında gizlenmiştir,

The doctor placed a stethoscope on the patient's chest.

Doktor, hastanın göğsüne bir steteskop yerleştirdi.

Tom placed some cups of tea on the table.

Tom birkaç bardak çayı masaya koydu.

The table can be placed over there for now.

- Masa şimdilik oraya yerleştirilebilir.
- Tablo şimdilik oraya yerleştirilebilir.

Tom placed fourth and did not win a medal.

Tom dördüncü sırada yer aldı ve bir madalya kazanmadı.

Layla's home was placed under surveillance by the police.

Leyla'nın evi polis tarafından gözetim altına alındı.

We don't remember anymore where we placed our key.

Anahtarımızı nereye koyduğumuzu artık hatırlamıyoruz.

Lannes was carried to the rear, and placed in the  

Lannes arkaya taşındı

The computer is placed to the left of the women.

Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.

Sami placed Layla's body on the bottom of the boat.

Sami, Leyla'nın cesedini teknenin altına yerleştirdi.

- Tom placed a cushion on the floor and sat on the cushion.
- Tom placed a cushion on the floor and sat on it.

Tom yere bir minder koydu ve mindere oturdu.

Lannes’ old rival Marshal Bessières  was placed under his temporary command.  

Lannes'ın eski rakibi Mareşal Bessières geçici komutası altına alındı.

Delivery of goods occurs a month after the order is placed.

Malların sevkiyatı, sipariş verildikten bir ay sonra gerçekleşir.

Dan placed his daughter, Linda, under the care of a psychiatrist.

Dan kızı Linda'yı bir psikiyatrist gözetimine koydu.

In silence, she placed her left hand in my right hand.

Sessizce, sol elini benim sağ elime koydu.

Fadil placed the gun at Layla's head and then shot her.

Fadıl silahı Leyla'nın başına koydu ve sonra onu vurdu.

Antennas should be placed on the highest part of the building, preferably.

Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmeli.

Tom brought Mary a drink and placed it in front of her.

Tom, Mary'yi bir içki getirdi ve önüne koydu.

When their leader died, they placed his body in a large tomb.

Liderleri öldüğünde, onun vücudunu büyük bir mezara yerleştirdiler.

Mary neatly folded her clothes and placed them in her dresser drawers.

Mary elbiselerini düzgünce katladı ve onları şifoniyer çekmecelerine yerleştirdi.

At the same time if one stone block is placed every 4 minutes

aynı zamanda her 4 dakikada bir tane taş blok yerleştirilirse

- Tom laid flowers at Mary's grave.
- Tom placed the flowers on Mary's grave.

Tom Mary'nin mezarına çiçekler koydu.

Cilician Armenian and Frankish troops were placed in the vanguard because they knew the

Silisyalı Ermeni ve Frank birlikleri öncülerdi ve alanı bildikleri için

Perhaps the man best placed to provide answers was NASA’s top rocket scientist, Werner

Belki de cevap verecek en iyi kişi, NASA'nın en iyi roket bilimcisi Werner

- He placed great belief in his assistant.
- He trusts his assistant quite a lot.

O, asistanına oldukça fazla güvenir.

- He placed the book on the shelf.
- He put the book on the shelf.

O, kitabı rafa koydu.

- Tom put the box on the table.
- Tom placed the box on the table.

Tom kutuyu masaya koydu.

- Tom placed his hands on his knees.
- Tom put his hands on his knees.

Tom ellerini dizlerinin üzerine koydu.

- Tom put his hands on his hips.
- Tom placed his hands on his hips.

Tom ellerini kalçalarına koydu.

placed the total number of Mamluk cavalry at 24,000, of which 4,000 were royal mamluks,

Toplamda 24 binden oluşan Memlük Süvarilerinin 4 bini kraliyet Memlüğündendi

During the past couple of years, Bayezid strengthened its’ fortifications and placed a well-supplied

Yıllar geçtikçe, Bayazid tahkimatlarını güçlendirdi ve

Mary wrapped a hot water bottle in a towel and placed it on Tom's forehead.

Mary bir sıcak su şişesini bir havluyla sardı ve onu Tom'un alnına yerleştirdi.

Tom wrapped the ice pack in a damp towel and placed it on his thigh.

Tom buz paketini nemli bir havluyla sardı ve onu uyluğu üzerine yerleştirdi.

If your orchid has yellowish leaves, it means that it was placed in inappropriate location.

Eğer orkidenin sarımsı yaprakları varsa, bu onun uygun olmayan bir yere koyulduğu anlamına gelir.

The only connection to the outside world was a small window placed too high to see.

Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.

Both armies were placed one in front of the other and spent their days doing nothing.

Her iki ordu bir diğerinin önüne yerleştirildi ve günlerini bir şey yapmadan geçirdiler.

They often placed them in inconvenient places like the bustle or the hem, making them difficult

Genelde bulması zor veya kullanılamayacak kadar küçük olan cepler şeklinde

He placed himself in the middle of the street with a sign that said, "Free hugs."

O, "sarılmak bedava" diyen bir tablo ile kendini caddenin ortasına koydu.

I'd like to take this opportunity to thank you for all the trust you've placed in us.

Bu fırsatı bize duyduğunuz güvene teşekkür etmek için değerlendirmekten memnun olurum.

Placed in charge of protecting the Transylavian border by the Hungarian king, Vlad uses his position to exploit

Macar Kralı tarafından Transilvanya sınırını korumadan sorumlu olan Vlad, bu yolu

- Tom was placed under house arrest.
- Tom was put under house arrest.
- Tom was put on house arrest.

Tom ev hapsine alındı.

- Tom laid his hands on Mary's shoulders.
- Tom put his hands on Mary's shoulders.
- Tom placed his hands on Mary's shoulders.

Tom ellerini Mary'nin omuzlarına koydu.

And the Lord God had planted a paradise of pleasure from the beginning: wherein he placed man whom he had formed.

RAB Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu.

When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.

Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.

And he cast out Adam: and placed before the paradise of pleasure Cherubim, and a flaming sword, turning every way, to keep the way of the tree of life.

Onu kovdu; yaşam ağacının yolunu denetlemek için Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.