Examples of using "Linguistic" in a sentence and their turkish translations:
Dilbilimsel sadelik mantıksızdır.
Ben dilsel sadeliğin sağlam bir destekçisiyim.
Ülkenin dilsel azınlıkları yavaş yavaş asimile ediliyor.
Bu, Steven Emmet üzerine sosyo-linguistik bir çalışmadır.
Dilsel uyuşmazlık nedeniyle Quebec'e karşı önyargılar vardır.
Hiç dilsel görecelik kavramını duydun mu?
Bu Japonca diline dair sosyo-linguistik bir çalışmadır.
Avrupa Birliği'nin dil politikası hakkındaki görüşün nedir?
Dilsel güzelliğin gelişmiş algısı hâlâ onda eksik.
Hayatımın Saeb'le tanıştığım güne dek dilsel bir anlamı yoktu.
Biz başkalarına kendi dilsel normlarını empoze etmeye çalıştığımızda biz antidemokratik miyiz?
Onun dilsel yetenekleri tanınmadan iki yıl önce şirket tarafından istihdam edilmişti.
Bu benim etnisitem ya da benim Etno-linguistik ulusum, benim mirasım, kültürüm ve kimliğim olduğu için ben gururlu bir Zamboangueno'yum
O hâlâ dilin güzelliği için evrimleşmiş algıdan yoksun.