Translation of "Kitten" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Kitten" in a sentence and their turkish translations:

The kitten died.

Yavru kedi öldü.

- That kitten is so adorable.
- That kitten is so cute.

O kedi yavrusu çok şirin.

The kitten wanted in.

Kedi yavrusu içeri girmek istedi.

The kitten slept soundly.

Kedi yavrusu mışıl mışıl uyudu.

A kitten was born.

Bir kedi yavrusu doğdu.

Did she hurt that kitten?

O, kedi yavrusunu incitti mi?

She called the kitten "Jaguar".

Kedi yavrusuna "jaguar"diye seslendi.

The kitten wants to sleep.

Yavru kedi uyumak istiyor.

My daughter wants a kitten.

Benim kızım bir yavru kedi istiyor.

I named the kitten Tama.

Kedi yavrusuna Tama adını verdim.

The kitten plays with the ball.

Yavru kedi topla oynuyor.

The kitten is taking a nap.

Yavru kedi kestiriyor.

The engine purrs like a kitten.

Motor bir yavru kedi gibi mırıldıyor.

Reporter: Did you buy her a kitten?

Muhabir: Ona bir yavru kedi mi almıştınız?

Tom and Mary rescued an orphaned kitten.

Tom ve Mary yetim kalmış yavru bir kediyi kurtardı.

The kitten is playing in the rain.

Yavru kedi yağmurda oynuyor.

Do you want to see my kitten?

Yavru kedimi görmek istiyor musun?

In the end she chose another kitten.

- Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- Sonunda başka bir yavru kedi seçti.

The kitten loved to chase rolling coins.

Kedi yavrusu yuvarlanan sikkeleri kovalamayı severdi.

Tom took a picture of the kitten.

- Tom yavru kedinin fotoğrafını çekti.
- Tom kedi yavrusunun bir resmini çekti.

He got a kitten for his birthday.

Doğum gününde yavru kedi alınmış.

The kitten is sleeping between my legs.

Yavru kedi bacaklarımın arasında uyuyor.

The kitten was drinking milk under the table.

Kedi yavrusu masanın altında süt içiyordu.

The tiger cub looked like a large kitten.

Kaplan yavrusu büyük bir kedi yavrusu gibi görünüyordu.

The kitten couldn't get down from the tree.

Yavru kedi ağaçtan inemedi.

She ended up looking for a different kitten.

O, farklı bir kedi yavrusu aramaktan vazgeçti.

Every day grandfather and grandmother gave the kitten plenty of milk, and soon the kitten grew nice and plump.

Dedem ve ninem yavru kediye her gün bolca süt verdi ve kedi kısa sürede büyüyüp semirdi.

I'll take care of your kitten while you're gone.

Sen gidince yavru kedine bakacağım.

A little girl with a kitten sat near me.

Küçük bir kız yavru bir kediyle yanıma oturdu.

I'll take care of your kitten while you're away.

Sen yokken yavru kedinle ilgileneceğim.

- I named the kitten Tama.
- I called the cat "Tama".

Ben kediye "Tama" adını verdim.

He spends the day watching kitten videos on the Internet.

Günü internette fingirdek kız videoları izlemekle geçiriyor.

And I had to tell him I couldn't fix his kitten,

ve ona yavruyu kurtaramayacağımı söylemek zorunda kaldığımda

The kitten lapped up the milk I poured into the saucer.

Kedi yavrusu fincan tabağına döktüğüm sütü şapırdatarak içti.

My mom and I took the kitten home, we named him Tucker -

Annemle birlikte bu yavruyu eve götürdük, ona Tucker adını verdik

When a professional Santa Claus came in to me carrying a dying kitten -

Profesyonel bir Noel Baba, neredeyse ölecek bir kedi yavrusunu getirdiğinde -

She held the kitten like a mother gorilla would hold her own baby.

O bir anne gorilin kendi bebeğini tuttuğu gibi kedi yavrusunu tuttu.

Tom called the fire brigade when his kitten got stuck up a tree.

Tom kedi yavrusu bir ağaçta sıkıştığı zaman itfaiyeyi aradı.

Newspapers and television stations around the world told the story of Koko and her kitten.

Dünya çapında, gazeteler ve televizyon istasyonları Koko ve onun yavrusunun hikayesini anlattı.

I saw Tom the other day. He helped a kitten that was drowning in the river.

Geçen gün Tom'u gördüm. Nehirde boğulmakta olan bir kedi yavrusuna yardım ediyordu.