Translation of "Keeping" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Keeping" in a sentence and their turkish translations:

What's keeping Tom?

Tom'u ne koruyor?

What's keeping you?

Seni ne tutuyor?

I'm keeping count.

Sayısını tutuyorum.

Are you keeping busy?

Sen meşgul ediyor musun?

I've been keeping busy.

Çok meşgul ediyordum.

I'm keeping the baby.

Ben bebeği tutuyorum.

I hate keeping secrets.

Sır saklamaktan nefret ederim.

Who's been keeping count?

Kim sayısını tutuyor?

- We're keeping an eye on it.
- We're keeping an eye on that.

Biz ona göz kulak oluyoruz.

He's keeping a straight face.

- O, ciddiyetini koruyor.
- Gülmemek için kendini tutuyor.

Nothing's keeping me here anymore.

Beni artık hiçbir şey burada tutamıyor.

What's keeping you so busy?

Seni bu kadar meşgul eden ne?

You're awful at keeping secrets.

Sırları saklamada berbatsın.

What can be keeping Tom?

- Tom nerede kalmış olabilir?
- Tom nerede kaldı acaba?

Are you keeping a journal?

Bir günlük tutuyor musun?

I'm not keeping this thing.

Ben bu şeyi tutmuyorum.

I'm keeping my mouth shut.

Ağzımı kapalı tutuyorum.

What's been keeping you awake?

Seni ne uyanık tutuyor?

We're keeping our fingers crossed.

Birisi için dua ediyoruz.

Are they keeping you busy?

Onlar seni meşgul ediyorlar mı?

I'll see what's keeping her.

Onu neyin tuttuğunu göreceğim.

Thanks for keeping us updated.

Bizi güncellenmiş tuttuğun için teşekkürler.

Thanks for keeping me updated.

Beni güncellenmiş tuttuğun için teşekkürler.

Thanks for keeping us informed.

Bizi bilgili tuttuğun için teşekkürler.

Tom is keeping his promise.

Tom sözünü tutuyor.

I'm good at keeping secrets.

Ben sır tutmada iyiyimdir.

I'm tired of keeping secrets.

Sırları saklamaktan bıktım.

They're keeping their dream alive.

Hayallerini canlı tutuyorlar.

You've been keeping pretty busy.

Oldukça meşgul oluyorsun.

You're keeping busy, aren't you?

Meşgulsün, değil mi?

I'm bad at keeping secrets.

Sır tutmakta kötüyüm.

I'm terrible at keeping secrets.

Sır tutmakta berbatım.

Fadil was keeping a secret.

Fadıl bir sır saklıyordu.

Why are you keeping that?

- Onu neden saklıyorsun?
- Neden onu tutuyorsun?

I'm keeping my fingers crossed.

Ben dua ediyorum.

Tom is keeping a secret.

- Tom bir sır saklıyor.
- Tom'un sakladığı bir sır var.

I've started keeping a journal.

Bir günlük tutmaya başladım.

- Tom isn't good at keeping secrets.
- Tom is not good at keeping secrets.

Tom sır tutmakta iyi değildir.

- I've been keeping an eye on you.
- I'm keeping an eye on you.

Sana göz kulak oluyorum.

Just keeping kind of to myself,

yani düşüncemi kendime saklıyor

Radiating heat and keeping him cool.

...ısıyı yayarak fili serin tuttuğunu gösteriyor.

I'm used to keeping early hours.

Erken kalkmaya alışkınım.

I'm busy all day keeping house.

Bütün gün ev işleriyle meşgulüm.

Tom has trouble keeping his temper.

Tom'un kendine hakim olma sorunu var.

I think keeping promises is important.

Sanırım, söz tutmak önemlidir.

I'm sorry for keeping you waiting.

Sizi beklettiğim için üzgünüm.

Are you good at keeping secrets?

Sır saklamada iyi misin?

We are not keeping any secrets.

Hiç sır saklamıyoruz.

You are still keeping secrets, right?

Hâlâ sır saklıyorsun, değil mi?

You're still keeping secrets from me.

Hâlâ benden sır saklıyorsun.

I'm keeping an eye on you.

Sana göz kulak oluyorum.

This safe is for keeping valuables.

Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.

We are keeping a big dog.

Biz büyük bir köpek besliyoruz.

Tom is good at keeping secrets.

Tom sır saklamada iyidir.

We're keeping an eye on them.

Biz onlara göz kulak oluyoruz.

I'm so tired of keeping secrets.

Sırları saklamaktan çok bıktım.

I'm not good at keeping secrets.

Sır saklamakta iyi değilim.

I am passionate about bee-keeping.

Arıcılık hakkında tutkuluyum.

Tom is clearly keeping his distance.

Tom açıkça mesafesini koruyor.

Tom wasn't keeping up with us.

Tom bize ayak uydurmuyordu.

Tom is keeping his fingers crossed.

Tom birisi için dua ediyor.

Sami is keeping a low profile.

- Sami düşük bir profil çiziyor.
- Sami dikkat çekmemeye çalışıyor.

He was keeping something from me.

Benden bir şey saklıyordu.

I've been keeping something from Tom.

Tom'dan bir şey saklıyordum.

Layla is keeping her hijab on.

Leyla tesettürde kalmaya devam ediyor.

I'm just keeping my options open.

Tüm seçenekleri göz önünde bulunduruyorum.

I've been keeping something for you.

Senin için sakladığım bir şey var.

- Tom is not very good at keeping secrets.
- Tom isn't very good at keeping secrets.

- Tom sır tutmada çok iyi değildir.
- Tom sır saklamada çok iyi değildir.

And keeping them out of the country,

ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

keeping us alive in its own way.

kendi çapında bizi hayatta tutan.

The cops are keeping tabs on him.

Polisler onu gözetliyor.

Tom sometimes has trouble keeping his balance.

Tom'un bazen kendine hakim olma sorunu var.

My boss is keeping me pretty busy.

Patronum beni meşgul ediyor.

Tom isn't the one keeping me awake.

Beni uyanık tutan kişi Tom değil.

Sorry for keeping it secret from you.

Bunu senden gizli tuttuğum için üzgünüm.

I've been keeping an eye on you.

Sana göz kulak oluyorum.

I gave up keeping up with trends.

Tendlere yetişmekten vazgeçtim.

I wonder what they've been keeping secret.

Onların ne sakladığını merak ediyorum.

Fear is what's keeping you from trying.

Korku, seni çabalamaktan alıkoyan şeydir.

Tom has been keeping secrets from us.

Tom sırları bizden saklıyor.

Is your salary keeping up with inflation?

Maaşın enflasyona ayak uyduruyor mu?

I am keeping a diary every day.

Her gün bir günlük tutuyorum.

I'm not very good at keeping secrets.

Sır saklamada çok iyi değilim.

You seem to be keeping yourself busy.

Kendini meşgul tutuyor gibi görünüyorsun.

I have trouble keeping up with Tom.

Tom'a ayak uydurmakta zorlanıyorum.

Tom is keeping an eye on it.

Tom buna göz kulak oluyor.

Sami is keeping everyone in the dark.

Sami herkesi karanlıkta tutuyor.

- I knew Tom was keeping something from me.
- I knew that Tom was keeping something from me.

Tom'un benden bir şey sakladığını biliyordum.

I'm sure he is keeping something from me.

Onun benden bir şey sakladığından eminim.

Keeping early hours is good for the health.

Erken kalkmak sağlık için iyidir.

Tom has never been good at keeping secrets.

Tom sır tutmada iyi değildi.

It seems that she is keeping that secret.

Görünen o ki, o sırrı saklıyor.

We're keeping all options open at this point.

Bu noktada tüm seçenekleri açık tutuyoruz.

Volatile international relations are keeping oil prices high.

Uluslararası ilişkilerdeki oynaklık petrol fiyatlarını yukarıda tutuyor.

Tom and Mary like keeping things to themselves.

Tom ve Mary, bir şeyleri kendilerine saklamaktan hoşlanır.

You're still keeping secrets from me, aren't you?

Hâlâ benden sır saklıyorsun, değil mi?

And this is just all about keeping your balance.

Bu tamamen... ...dengenizi korumakla ilgili.

He has a habit of keeping the door open.

Onun kapıyı açık tutma alışkanlığı var.