Examples of using "Hunger" in a sentence and their turkish translations:
Açlıktan ölmek üzereyim!
Açlık hiçbir yasayı tanımaz.
Tom açlıktan öldü.
- Açlıktan ölüyorum.
- Ben açlıktan ölüyorum.
Açlık sancım var.
Açlık onu çalmaya tahrik etti.
Hayvan açlıktan öldü.
Yemek onun açlığını tatmin etti.
Açlıktan ağlıyordu.
Mülteciler açlığa karşı mücadele ettiler.
Onlar açlık çekiyorlar.
Açlıktan daha kötü bir şey yoktur.
Açlık her şeye iyi tat verir.
Açken insana her şeyin tadı güzel gelir.
Açlık grevleri ne elde edebilir?
Biz burada açlıktan ölüyoruz.
Açlık en iyi sosdur.
Açlık en iyi sosdur.
Açken insana her şeyin tadı güzel gelir.
Açlıktan ölüyorum.
Bir sonraki açlık grevi ne zaman?
- Açlık en iyi mezedir.
- Açlık en iyi iştah açıcıdır.
O yaşlı açlıktan öldü.
Açlık, kıtlık, sıtma gibi şeylerden
Midem açlıktan yapıştı.
Binlerce insan açlıktan öldü.
- Elma, açlığımı geçici olarak giderdi.
- Elma, açlığımı şimdilik yatıştırdı.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Uyuyan açlığını unutur.
Birçok insan açlıktan ve hastalıktan öldü.
Kısa sürede, açlıkları öfkeye dönüştü.
Tom açlığın acısını hissetti.
Tom açlık grevi yaptı.
diğerlerinin açlıktan ölmesine katlanamıyorum.
Priya'nın açlığını anlatayım.
işsizliği, kıtlığı ve açlığı getirecek bize
Haydi şimdi yiyelim. Açlıktan ölüyorum.
Bazı yerlerde, insanlar açlıktan öldü.
Açlık insanlara aptalca şeyler yaptırabilir.
İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
Açlık en ağır sorunlardan biridir.
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı köpek sonunda öldü.
Artıklar açlıklarını uzun süre bastırmayacaktır.
Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.
Açlık en büyük sosyal felaketlerden biridir.
Ben 1000 tane şeytanın açlığını hissediyorum.
Ve insanlar açlıktan ölmeye devam ediyor.
Dilencinin açlık ve yorgunluktan başı dönüyordu.
Dünyada bazı insanlar açlıktan muzdariptir.
Sandviç yiyip açlığını bastırdı.
Açlık, insani güdülerinin belki de en güçlüsüdür.
Bir sandviç ve sütle açlığını giderdi.
Yaklaşık bir milyar insan, açlık ve yoksulluktan muzdariptir.
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı köpek sonunda öldü.
Dünyadaki açlık sorununu çözmek benim işim değil.
Siyasi mahkumlar daha iyi şartlar için açlık grevindeler.
Her yıl, milyonlarca insan Afrika'da açlıktan ölmektedir.
Mahkumlar açlık grevine gitmekle tehdit ediyorlar.
Ben büyük bir akşam yemeği yedim ve açlığım giderildi.
Açlığın en iyi sos olduğunu söylemeye gerek yok.
Rapor en yüksek açlık oranlarının Afrika’da olduğunu belirtiyor.
Açlık çocuğu yazar kasadan para çalmak için zorladı.
Tom açlıktan öldü.
Afrika'da açlıktan muzdarip olanların acil yardıma ihtiyaçları var.
Bir parça ekmek onun açlığını tatmin edecek kadar yeterli değildi.
Açlıktan ölüyorum! Üç gün içinde bir şey yemedim.
Shinji'nin açlıktan öleceği gün gibi açıktı.
O açlık ve yorgunluk yüzünden bayıldı, ancak bir süre sonra kendine geldi.
Açlıktan ölen fakir çocukların halini düşünmüyorlar mı?
Onlar açlıktan ölen fakir çocukları düşünmüyorlar.
Şimdi yiyelim. Açlıktan ölüyorum.
Açlık, oğlum, bir başkasına ait olan bir şeyi almak için hiçbir neden yoktur.
Onun için açlık soyut bir kavramdı. Onun daima yeterli yiyeceği vardı.
İnsan açlıkla baş edebiliyor ama susuzluğa dayanmak mümkün değil, bağırsakların ağrımaya başlıyor, dayanamıyorsun.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
Diğerleri açlık, soğuk ya da hastalıklardan ölürken bazıları askerler tarafından öldürüldüler.
Bütün gün bir şey yemedim, kısaca bir kurt gibi açım.
Her geçen gün dünyanın her yerinde milyonlarca insan sokaklarda açlıktan ölüyor.
Ben çok açım.
"Açlık Oyunları nedir?" "Bilmiyorum. Umarım aç olan insanlar hakkında değildir."
İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.