Translation of "Greet" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Greet" in a sentence and their turkish translations:

Let's greet our visitors.

Ziyaretçilerimizi selamlayalım.

Where did you greet them?

Onları nerede selamladın?

He came to greet me.

- O beni selamlamak için geldi.
- O beni karşılamak için geldi.

Tom doesn't greet his neighbors.

Tom komşularını selamlamaz.

Greet him with a warm smile.

Onu sıcak bir gülümsemeyle selamla.

Greet her, if you see her!

Onu görürseniz, selam söyleyin.

They got up to greet Tom.

Tom'u selamlamak için ayağa kalktılar.

Did you forget to greet me?

Beni selamlamayı unuttun mu?

I want to greet him, too.

Ben de onu selamlamak istiyorum.

We got up to greet them.

Biz onları selamlamak için ayağa kalktık.

Tom got up to greet us.

Tom bizi selamlamak için ayağa kalktı.

Tom got up to greet them.

Tom onları selamlamak için ayağa kalktı.

Tom got up to greet me.

Tom beni selamlamak için ayağa kalktı.

They got up to greet him.

Onlar onu selamlamak için ayağa kalktı.

They got up to greet her.

Onlar onu selamlamak için kalktılar.

I got up to greet them.

Onları selamlamak için kalktım.

Tom wasn't there to greet Mary.

Tom Mary'yi karşılamak için oradaydı.

Tom wasn't there to greet us.

Tom bizi selamlamak için orada değildi.

I greet my teacher on the street.

Sokakta öğretmenime selam veririm.

Paul came to Rome to greet me.

Paul beni karşılamak için Roma'ya geldi.

Do you always greet people that way?

Her zaman insanları o şekilde mi selamlarsın?

I greet you, friends of the sun.

Sizi selamlıyorum güneşin arkadaşları.

He rose to his feet to greet me.

O beni selamlamak için ayağa kalktı.

- Let's greet our guests.
- Let's welcome our guests.

Misafirlerimizi karşılayalım.

He knows how to greet people in all languages.

Her dilde insanları selamlamayı bilir.

When the visitor entered the room, we stood to greet him.

Ziyaretçi sınıfa girdiğinde onu selamlamak için ayağa kalktık.

He was aware of my presence but he did not greet me.

O benim varlığımın farkındaydı fakat benimle selamlaşmadı.

He was aware that I was around, but didn't come to greet me.

Etrafta olduğumun farkındaydı ama beni selamlamaya gelmedi.

I could not stop by to greet you because I was in a hurry.

Seni kutlamak için uğrayamadım, çünkü acelem vardı.

Davout and Lefebvre were the only Marshals  waiting to greet him at the Tuileries Palace.

onu Tuileries Sarayı'nda karşılamayı bekleyen tek Mareşal Davout ve Lefebvre idi.

In the morning I greet people with "Good morning." That's an abbreviation for "I wish you a good morning" or "Have a good morning".

Sabahleyin insanları "Günaydın" ile selamlıyorum. Bu, "Size iyi günler dilerim" veya "İyi günler" gibi bir kısaltmadır.