Translation of "Stood" in Turkish

They stood.

Onlar ayakta durdu.

Everyone stood.

Herkes durdu.

I stood.

Durdum.

Who stood?

Kim ayakta durdu?

Tom stood.

Tom ayakta durdu.

- He stood aloof.
- He stood all by himself.
- He stood by himself.

O kendi başına durdu.

- Tom stood close to Mary.
- Tom stood beside Mary.
- Tom stood near Mary.
- Tom stood by Mary.
- Tom stood next to Mary.

Tom Mary'nin yanında durdu.

- Everyone stood there, shocked.
- Everybody stood there, shocked.

Herkes orada durdu, şok oldu.

She stood up.

O, ayağa kalktı.

He stood up.

Ayağa kalktı.

He stood aloof.

O uzak durdu.

Nobody stood up.

Kimse kalkmadı.

Tom stood alone.

Tom yalnız durdu.

Tom stood back.

Tom kenara çekildi.

Tom stood by.

Tom beklemede kaldı.

Tom stood frozen.

Dondu kaldı.

Tom stood nearby.

Tom yakında durdu.

Tom stood quietly.

Tom sessizce ayakta durdu.

Tom stood rigid.

Tom dimdik ayakta durdu.

Tom stood silently.

Tom sessizce ayakta durdu.

Tom stood stiffly.

Tom dimdik ayakta durdu.

Tom stood there.

Tom orada durdu.

Tom stood watching.

Tom izlerken ayakta durdu.

They all stood.

Onların hepsi durdular.

They stood there.

Orada durdular.

I stood by.

Ben seyirci kaldım.

I stood back.

Ben geride durdum.

We all stood.

Hepimiz ayakta durduk.

Sami stood there.

- Sami orada durdu.
- Sami orada ayakta dayandı.

Sami stood up.

Sami ayağa kalktı.

- All of us stood up.
- We all stood up.

Hepimiz ayağa kalktık.

- You should have stood up.
- You should've stood up.

Sen ayağa kalkmalıydın.

- Tom stood up and then everyone else stood up, too.
- Tom stood up and then everybody else stood up as well.

Tom ayağa kalktı ve sonra diğer herkes de ayağa kalktı.

The man stood up.

Adam ayağa kalktı.

He stood up slowly.

Yavaşça ayağa kalktı.

Tom stood in line.

Tom kuyrukta durdu.

She stood by him.

O onun yanında durdu.

He stood behind me.

O benim arkamda durdu.

Tom stood up suddenly.

Tom aniden ayağa kalktı.

Tom stood behind Mary.

Tom, Mary'nin arkasında durdu.

She stood bolt upright.

- O civatayı dik durdurdu.
- O, dimdik ayağa kalktı.
- O, dimdik ayağa fırladı.

You stood me up.

Sen beni ektin.

Tom stood perfectly still.

Tom kusursuzca sakin durdu.

Tom stood behind me.

Tom arkamda durdu.

Tom just stood there.

Tom orada öylece durdu.

Tom's dog stood up.

Tom'un köpeği ayağa kalktı.

Tom stood up again.

Tom tekrar ayağa kalktı.

Tom stood beside Mary.

Tom Mary'nin yanında durdu.

Tom finally stood up.

Tom sonunda ayağa kalktı.

Tom stood near Mary.

Tom Mary'nin yanında durdu.

Tom stood me up.

- Tom beni sattı.
- Tom beni ekti.

Tom stood up slowly.

Tom yavaşça ayağa kalktı.

Tom's heart stood still.

Tom'un kalbi durdu.

I stood up again.

Tekrar ayağa kalktım.

I stood up slowly.

Ben yavaş yavaş ayağa kalktım.

Sami stood trial first.

Sami önce yargılandı.

- Tom and Mary both stood up.
- Both Tom and Mary stood up.

- Tom ve Mary her ikisi de ayağa kalktı.
- Hem Tom hem de Mary ayağa kalktı.

- She stood before the mirror.
- She stood in front of the mirror.

Aynanın önünde durdu.

- Tom and I both stood up.
- Both Tom and I stood up.

Tom ve ben ayağa kalktık.

As I stood to go -

Tam gitmek için ayaklanmışken...

But then, Sigismund stood up.

Ama sonra Sigismund ayağa kalktı.

We stood face to face.

Biz yüz yüze durduk.

Tony stood at the door.

Tony, kapıda durdu.

He stood behind his mother.

O, annesinin arkasında durdu.

He stood for an election.

Seçimde aday oldu.

He stood aloof from her.

O ondan uzak durdu.

She always stood by me.

O her zaman yanımda durdu.

A girl stood there crying.

Bir kız orada ağlayarak duruyordu.

They stood face to face.

Onlar yüz yüze durdu.

She stood close to him.

O ona yakın durdu.

You never stood a chance.

Hiç şansın olmadı.

Tom stood near the window.

Tom pencerenin yanında durdu.

Tom stood near the door.

Tom kapının yanında durdu.

Tom stood all by himself.

Tom tamamen tek başına durdu.

Tom stood up and clapped.

Tom ayağa kalktı ve alkışladı.

He stood behind the chair.

O, sandalyenin arkasında durdu.

Seeing that, he stood up.

Onu görünce ayağa kalktı.

All of us stood up.

Hepimiz ayağa kalktık.

Tom stood in the doorway.

Tom girişte durdu.

Tom stood in the dark.

Tom karanlıkta duruyordu.

He stood all by himself.

O tamamen tek başına durdu.

Tom stood right behind Mary.

Tom tam Mary'nin arkasında durdu.

Linda stood up to sing.

Linda şarkı söylemek için ayağa kalktı.

Tom stood on his head.

Tom başının üzerinde durdu.

Tom stood motionless, listening carefully.

Tom hareketsiz durdu, dikkatlice dinledi.

Tom stood close to Mary.

Tom, Mary'ye yakın durdu.

She stood on her head.

O, başının üzerinde durdu.

Tom stood up to sing.

Tom şarkı söylemek için ayağa kalktı.

Tom stood behind his mother.

Tom annesinin arkasında durdu.

Tom stood behind a counter.

Tom bir tezgahın arkasında durdu.

I stood up to sing.

Şarkı söylemek için ayağa kalktım.

Tom stood up for me.

Tom benim için ayağa kalktı.

Tom stood up for himself.

Tom kendisi için ayağa kalktı.

An abbey once stood here.

Bir zamanlar burada bir manastır duruyordu.