Translation of "Fingerprints" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Fingerprints" in a sentence and their turkish translations:

There are no fingerprints.

Hiç parmak izi yok.

Dan analyzed Linda's fingerprints.

Dan, Linda'nın parmak izlerini analiz etti.

There were no fingerprints.

Hiç parmak izi yoktu.

The fingerprints matched Sami's.

Parmak izleri Sami'ninkilerle eşleşti.

Identical twins have different fingerprints.

Tek yumurta ikizlerinin farklı parmak izleri var.

Did the police find any fingerprints?

Polis herhangi bir parmak izi buldu mu?

Tom's fingerprints were on the gun.

Tom'un parmak izleri tabancanın üstündeydi.

Your fingerprints were on the gun.

Parmak iziniz silahın üstündeydi.

Dan managed to get Linda's fingerprints.

Dan, Linda'nın parmak izlerini almayı başardı.

Sami's fingerprints were on that glass.

Sami'nin parmak izleri o bardağın üzerindeydi.

Your fingerprints were all over Tom's room.

Senin parmak izlerin Tom'un odasının her yerindeydi.

There were many fingerprints on the purse.

Çanta üzerinde çok sayıda parmak izi vardı.

Your fingerprints were found on the knife.

Bıçakta parmak izlerin bulundu.

Your fingerprints were found on the gun.

Tabancada parmak izlerin bulundu.

There were no fingerprints on the knife.

Bıçakta parmak izleri yoktu.

The police identified Dan by his fingerprints.

Polis Dan'ın parmak izleri ile kimliğini belirledi.

The police dusted the van for fingerprints.

Polis parmak izi için minibüsü tozladı.

Police found Fadil's fingerprints on Dania's body.

Polis, Fadıl'ın parmak izlerini Dania'nın cesedinde buldu.

Sami left his fingerprints on Layla's door.

Sami parmak izlerini Leyla'nın kapısında bıraktı.

Sami's fingerprints were found on a glass.

Sami'nin parmak izleri bir bardağın üzerinde bulundu.

Tom carefully wiped his fingerprints off the knife.

Tom parmak izlerini bıçaktan dikkatlice sildi.

Your fingerprints were found on the murder weapon.

Sizin parmak izleriniz cinayet silahı üzerinde bulundu.

Did you find any fingerprints on the wineglass?

Şarap bardağında hiç parmak izi buldun mu?

The police said they found Tom's fingerprints there.

Polis Tom'un parmak izlerini orada bulduğunu söyledi.

The police found Tom's fingerprints in Mary's house.

- Polis, Mary'nin evinde Tom'un parmak izlerini buldu.
- Polis, Tom’un parmak izlerini Mary’nin evinde buldu.

The police found Tom's fingerprints on the doorknob.

Polis, Tom'un parmak izlerini kapı kolunun üzerinde buldu.

The police found Layla's fingerprints on the doorknob.

Polis, Leyla'nın parmak izlerini kapı tokmağının üzerinde buldu.

The police found Sami's fingerprints on the doorknob.

Polis, Sami'nin parmak izlerini kapı tokmağının üzerinde buldu.

- The fingerprints left on the weapon correspond with the suspect's.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.

Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.

The fingerprints on the knife attest to her guilt.

Bıçaktaki parmak izleri onun suçunu ortaya çıkardı.

The only evidence was the fingerprints on the window.

Tek kanıt pencere üzerindeki parmak izleriydi.

Without fingerprints, the police had nothing to go on.

Parmak izi olmadan polisin güveneceği bir şeyi yoktu.

Fingerprints left in the room proved the murderer's guilt.

Odada bırakılan parmak izleri katilin suçlu olduğunu kanıtladı.

I saw Tom wiping his fingerprints off the doorknob.

Tom'un kapı tokmağından parmak izlerini sildiğini gördüm.

The fingerprints left on the weapon match the suspect's.

Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.

Sami's fingerprints are nowhere to be seen in this house.

Sami'nin parmak izleri bu evdeki hiçbir yerde görülmüyor.

Tom put on some rubber gloves so he wouldn't leave fingerprints.

Tom parmak izi bırakmamak için bir lastik eldiven giydi.

Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.

Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi.

The police say that Tom's fingerprints were found on the murder weapon.

Polis Tom'un parmak izlerinin cinayet silahı üzerinde bulunduğunu söyledi.

The only fingerprints that the police found on the doorknob were Tom's.

Polislerin kapı tokmağında buldukları tek parmak izleri Tom'unkilerdi.

Look, what an incredible coincidence! Tom has the same fingerprints as me.

Bak, ne inanılmaz bir tesadüf! Tom benimle aynı parmak izlerine sahip.

Look, what an amazing coincidence! Tom has the same fingerprints as me.

Bak, ne inanılmaz bir tesadüf, Tom'un benimle aynı parmak izi var!

The police compared the fingerprints on the gun with those on the door.

Polis silahtaki parmak izlerini kapıdakilerle karşılaştırdı.

Tom left fingerprints on the doorknob of the room where the body was found.

Tom cesedin bulunduğu odanın kapı kolunda parmak izleri bıraktı.