Examples of using "Envy" in a sentence and their turkish translations:
Ona gıpta ediyorum.
Onu kıskanmam.
- Ona gıpta ediyorum.
- Onu kıskanıyorum.
Tom'u kıskanıyorum.
Seni kıskanıyorum.
Tom kıskançlıktan çatlamış.
Seni kıskanmam.
Onu kıskanmam.
Ben onları kıskanmıyorum.
Birçoğu seni kıskanacaktı.
Kıskançlık olmayan hiçbir aşk yoktur.
Senin başarın beni kıskandırıyor.
Ben senin iyi sağlığını kıskanıyorum.
Birçok insan Tom'un başarısını kıskanıyor.
Komşularınızı kıskanır mısın?
Seni çok kıskanıyorum.
Tom kıskançlıktan kudurmuştu.
Yaşlılar gençleri kıskanır.
Seni gerçekten kıskanmıyorum.
Tom kıskançlıktan mosmor oldu.
- Tom çok kıskanmış.
- Tom kıskançlıktan kudurmuş.
Onu kıskanıyorum.
Haset etmek günahtır.
Kıskançlığın davranışını kontrol etmesine izin verme!
İnsanlar niye birbirlerini kıskanırlar?
evde olanlar kıskançlık nesneler.
O, arkadaşlarını kıskanıyordu.
İyi şanslarından dolayı diğerlerini kıskanma.
Seni kıskandığımı söylemek zorundayım.
Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
Komşu kadın neredeyse kıskançlıktan öldü.
Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık asla ölmez.
Gıpta ile baktığımız Avrupa'nın hatta Amerika'nın
Tom ve Mary'nin sahip olduğu dostluğu kıskanıyorum.
Sizleri kıskandığımı söylemek zorundayım.
Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.
Kıskançlık yedi ölümcül günahtan biridir.
Babam bize başkalarını kıskanmamamızı söylerdi.
Tom'u kıskanmıyorum.
Senin ailenin Hokkaido'ya seyahat edeceği doğru mu? Seni kıskanıyorum.
Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.
Çok fazla maddecilikle büyüdün ve şimdi komşularını kıskanıyorsun.
Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.
Aşk sabırlıdır, aşk şefkatlidir. Kıskanmaz, övünmez, kibirli değildir.
Bir yandan da ona imreniyorum; tam olarak ne istediğini biliyor ve onu elde etmekten çekinmiyor.