Translation of "Desk" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Desk" in a sentence and their turkish translations:

Here's your desk.

İşte masan.

Where's my desk?

Masam nerede?

Dust covers the desk.

Toprak tozu, yazı masasının üstünü kaplar.

Where's the information desk?

Danışma nerede?

Meg cleared her desk.

Meg kendi masasını temizledi.

What's beside the desk?

Masanın yanındaki ne?

My desk is old.

Benim masam eski.

This desk is good.

Bu masa iyidir.

This desk is mine.

Bu masa benim.

I use this desk.

Bu masayı kullanıyorum.

Is this your desk?

Bu senin masan mı?

It's on my desk.

O benim masamda.

This is my desk.

- Bu benim masam.
- Bu benim sıram.

This is a desk.

Bu bir masa.

This desk is broken.

Bu masa kırık.

Sami vandalized Layla's desk.

Sami, Leyla'nın masasını vandalize etti.

- Mary is sitting at the desk.
- Mary is at her desk.

Mary sırada oturuyor.

- My brother is at his desk.
- My sister is at her desk.
- My sibling is at their desk.

Kardeşim masasındadır.

- I helped Tom move his desk.
- I helped Tom carry his desk.

Tom'un masasını taşımasına yardım ettim.

Let's straighten up the desk.

Masayı düzeltelim.

What is on the desk?

Masanın üstündeki nedir?

The desk drawer is open.

Masa çekmecesi açık.

What is in the desk?

Masanın içindeki nedir?

The desk has three drawers.

Masanın üç çekmecesi var.

Tom sat at his desk.

Tom masasında oturdu.

Could I use your desk?

Masanı kullanabilir miyim?

He is at his desk.

Onun masasındadır.

Meg straightened up her desk.

Mary masasını düzenledi.

He cleared out his desk.

O, masasını temizledi.

I want my desk back.

Masamı geri istiyorum.

Tom drummed on the desk.

Tom masanın üzerinde parmaklarıyla tempo tuttu.

This might be Tom's desk.

- Bu Tom'un masası olabilir.
- Bu Tom'un sırası olabilir.

I cleared up my desk.

Masamı temizledim.

Don't lean on my desk.

- Masama dayanmayın.
- Masama yaslanmayın.

I just organized my desk.

Sadece masamı düzenledim.

I'll be at my desk.

- Büromda olacağım.
- Ben masamda olacağım.

Help me move this desk.

Bu masayı taşımama yardım et.

This was on Tom's desk.

Bu Tom'un masasındaydı.

This was in Tom's desk.

Bu Tom'un masasındaydı.

Put it on Tom's desk.

Onu Tom'un masasına koy.

Put it on my desk.

Onu masama koy.

Tom sat behind his desk.

Tom sırasının arkasına oturdu.

Where is the registration desk?

Kayıt masası nerede?

Tom has a mahogany desk.

Tom'un maun bir masası var.

Where does this desk go?

Bu masa nereye gidiyor?

Tom is at his desk.

Tom masasında.

They approach the front desk.

Onlar ön çalışma masasına yaklaşıyorlar.

Tom cleared out his desk.

Tom masasını temizledi.

Tom straightened up his desk.

Tom masasını düzenledi.

Put that on my desk.

Onu masamın üstüne koyun.

What's that on the desk?

Masanın üstündeki o şey ne?

You can use my desk.

- Benim masamı kullanabilirsin.
- Masamı kullanabilirsin.

This desk cost me $300.

Bu masa bana 300 dolara mal oldu.

Tom's desk was perfectly clean.

Tom'un masası son derece temizdi.

Tom's desk is perfectly clean.

Tom'un masası son derece temiz.

Tom may use my desk.

Tom masamı kullanabilir.

Sami was behind his desk.

Sami masasının arkasındaydı.

Tom ate at his desk.

Tom masasında yedi.

- There is a fan on the desk.
- There's a fan on the desk.

Masanın üzerinde bir fan vardır.

- There is an album on the desk.
- There's an album on the desk.

Masanın üstünde bir albüm var.

- There is a dictionary on the desk.
- There's a dictionary on the desk.

Masanın üstünde bir sözlük var.

- There is a cat under the desk.
- There's a cat under the desk.

Masanın altında bir kedi var.

- The desk Ken uses is old.
- The desk that Ken uses is old.

Ken'in kullandığı masa eskidir.

- The desk is too small for Meg.
- That desk is too small for Meg.
- This desk is too small for Meg.

Masa Meg için çok küçük.

- There is a dictionary on the desk.
- There's a dictionary on top of the desk.
- There's a dictionary on the desk.

Masanın üstünde bir sözlük var.

- The desk is too small for Meg.
- That desk is too small for Meg.

O çalışma masası Meg için çok küçük.

Did you request a new desk?

Yeni bir masa istediniz mi?

Leave your desk as it is.

Masanı olduğu gibi bırak.

Dust had accumulated on the desk.

Masanın üstünde toz birikmiş.

Don't put it on my desk.

- Onu masamın üzerine koymayın.
- Onu masama koymayın.

Nancy couldn't move the desk herself.

Nancy masayı kendisi hareket ettiremedi.

Why are you under the desk?

Neden sıranın altındasın?

Put it back on the desk.

Onu masaya geri koy.

Put the book on the desk.

Kitabı masanın üzerine koyun.

The key is on the desk.

Anahtar masanın üstünde.

There is food on the desk.

Masanın üzerinde yiyecek vardır.

He is studying at his desk.

O, masasında çalışıyor.

My brother is at his desk.

Kardeşim masasındadır.

He is now at the desk.

O şimdi masada.

Your watch is on the desk.

Saatin büroda.

I helped him carry his desk.

Ona masasını taşıması için yardım ettim.

I don't like big desk lamps.

Ben büyük masa lambalarını sevmiyorum.

The desk Ken uses is old.

Ken'in kullandığı masa eskidir.

The dictionary is on the desk.

Sözlük masanın üstünde.

My book is on your desk.

Benim kitabım masanızın üstündedir.

My desk is made of wood.

Masam ahşaptan yapılmıştır.

Do you sell desk lamps here?

Burada masa lambaları satıyor musunuz?

This desk was broken by Tony.

Bu masa Tony tarafından kırıldı.

Each student has his own desk.

Her öğrencinin kendi sırası vardır.

All the desk drawers were empty.

Tüm çekmeceler boştu.

Just stay out of my desk.

Sadece masamdan uzak dur.

Tom walked over to the desk.

Tom masasına doğru yürüdü.

Tom is sitting at his desk.

Tom masasında oturuyor.

This desk is used by Yumi.

Bu masa Yumi tarafından kullanılır.

Tom is sitting on the desk.

Tom masanın üstünde oturuyor.

Tom is sitting on his desk.

Tom masasının üstünde oturuyor.