Translation of "Dealing" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Dealing" in a sentence and their turkish translations:

We're dealing with it.

Onunla ilgileniyoruz.

How are you dealing?

Nasıl ilgileniyorsun?

I'm dealing with it.

Ben onunla uğraşıyorum.

Tom is dealing drugs.

Tom ilaçları dağıtıyor.

We're dealing with thieves.

Hırsızlarla uğraşıyoruz.

- Why are we dealing with him?
- Why are we dealing with her?

Neden onunla ilgileniyoruz?

We're dealing with that problem.

O sorunla uğraşıyoruz.

I love dealing with professionals.

Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.

What are we dealing with?

Ne ile uğraşıyoruz?

I'm dealing with that problem.

Bu sorunla ilgileniyorum.

How are you dealing with it?

- Onunla nasıl ilgileniyorsun?
- Onunla nasıl başa çıkıyorsun?

Why are we dealing with Tom?

Neden Tom'la ilgileniyoruz.

I know what I'm dealing with.

Ne ile ilgilendiğimi biliyorum.

I know who we're dealing with.

Kimle ilgilendiğimizi biliyorum.

Tom has trouble dealing with stress.

Tom'un stresle başetme sorunu var.

I'm still dealing with that problem.

Hâlâ o sorunla ilgileniyorum.

I'm dealing with the problem now.

Şu anda bir sorunla ilgileniyorum.

I'm tired of dealing with you.

Seninle ilgilenmekten bıktım.

We're dealing with that right now.

Şu anda onunla ilgileniyoruz.

Tom has problems dealing with Mary.

Tom'un Mary ile ilgili sorunları var.

Tom had problems dealing with Mary.

Tom'un Mary ile ilgili sorunları vardı.

Why are we dealing with him?

Neden onunla ilgileniyoruz?

I was dealing with a crisis.

Bir krizle uğraşıyordum.

We're still dealing with that problem.

Bu sorunla hâlâ uğraşıyoruz.

Tom is dealing with that problem.

Tom bu problemle uğraşıyor.

I'm dealing with that right now.

Şu anda onunla uğraşıyorum.

- I figured you'd be dealing with it.
- I figured that you'd be dealing with it.

Bununla ilgileneceğini düşündüm.

The soul of commerce is upright dealing.

Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.

Tom is good at dealing with children.

Tom çocuklarla iyi anlaşıyor.

Did you know Tom was dealing drugs?

Tom'un uyuşturucu ticareti yaptığını biliyor muydun?

Tom is tired of dealing with Mary.

Tom Mary ile ilgilenmekten bıktı.

Tom cut the cards and started dealing.

Tom kartları kesti ve dağıtmaya başladı.

I had some problems dealing with Tom.

Tom'la ilgili bazı sorunlarım vardı.

Who do you think we're dealing with?

Kiminle uğraştığımızı zannediyorsun?

I'm tired of dealing with this problem.

Bu sorunla uğraşmaktan bıktım.

I'm tired of dealing with this mess.

Bu karışıklıkla ilgilenmekten usandım.

I've had some problems dealing with Tom.

Tom'la ilgilenirken bazı sorunlar yaşadım.

Tom is still dealing with that problem.

Tom o sorunla hâlâ ilgileniyor.

Tom is dealing with the problem now.

Tom şu anda sorunla ilgileniyor.

We were dealing with very complicated issues.

Çok karmaşık konularla ilgileniyorduk.

He is good at dealing with children.

Çocuklarla ilgilenmede iyidir.

Tom has trouble dealing with verbal abuse.

Tom'un sözlü tacizle başı belada.

Tom had some problems dealing with Mary.

Tom'un Mary ile ilgili bazı sorunları vardı.

How are you dealing with the problem?

Sorunun üstesinden nasıl geliyorsun?

I've been dealing with major back pain.

Önemli bir sırt ağrısı ile uğraşıyorum.

I'm well aware who I'm dealing with.

Kiminle uğraştığımın farkındayım.

Sami is dealing with very difficult problems.

Sami çok zor sorunlarla uğraşıyor.

Tom is dealing with that right now.

Tom şu an bununla uğraşıyor.

Sami has been dealing with his issues.

Sami konularıyla uğraşıyor.

Instead of dealing with the issues at hand,

yüzümüze bir gülümseme yerleştiririz,

dealing with bigger problems than this little country.

çok daha büyük sorunlarla uğraşmakla meşguldüler.

How are you dealing with all the stress?

Bütün stresle nasıl baş ediyorsun?

Tom has trouble dealing with people like Mary.

Tom'un Mary gibi insanlarla başetme sorunu var.

Tom is having trouble dealing with the pain.

Tom ağrısıyla ilgilenirken sorun yaşıyor.

We're not yet sure what we're dealing with.

Neyle uğraştığımızdan henüz emin değiliz.

Fadil and Layla were arrested for dealing cocain.

Fadıl ve Leyla, kokainle ilgili olarak tutuklandılar.

I am well aware who I'm dealing with.

Kiminle uğraştığımın farkındayım.

I'm well aware of who I'm dealing with.

Kiminle uğraştığımın farkındayım.

Tom is dealing with a very difficult problem.

- Tom çok zor bir sorunla uğraşıyor.
- Tom çok zor bir poblemle ilgileniyor.

Lower resource schools are dealing with lower quality equipment,

Finansal kaynağı düşük olan okullar kalitesiz araç gereçle eğitim veriyor,

While the state is dealing with things like coronavirus,

devlet böyle koronavirüs gibi şeylerle uğraşırken

Thank you for dealing with this problem on time.

Bu sorunla zamanında ilgilendiğiniz için teşekkürler.

I think we'd better start dealing with that problem.

Sanırım bu problemle uğraşmaya başlasak iyi olacak.

I'm capable of dealing with problems like this myself.

Bunun gibi sorunlarla kendim baş edebilirim.

I don't feel like dealing with Tom right now.

Şimdi canım Tom'la ilgilenmek istemiyor.

Tom has trouble dealing with this kind of situation.

Tom'un bu tür durumla başetme sorunu var.

I'm not used to dealing with people like Tom.

Tom gibi insanlarla uğraşmaya alışkın değilim.

Tom isn't dealing with his father's death very well.

Tom babasının ölümüyle çok iyi ilgilenmiyor.

Tom is having trouble dealing with his son's suicide.

Tom oğlunun intiharı ile başa çıkmada sorun yaşıyor.

A lot of people are dealing with allergies now.

Artık birçok insan alerjilerle mücadele ediyor.

I'm used to dealing with these kind of problems.

Bu tür sorunlarla uğraşmaya alışkınım.

I'm used to dealing with this kind of problem.

Bu tür bir problemle uğraşmaya alışkınım.

Tom has been dealing with some very difficult problems.

Tom bazı çok zor problemlerle uğraşıyor.

That's one of the problems we're still dealing with.

Bu hâlâ uğraştığımız sorunlardan birisi.

Islam made me more patient in dealing with people.

İslam, insanlarla olan münasebetlerimde beni daha sabırlı biri yaptı.

I mean, it's a pro-drug dealing, and it's violent.

Uyuşturucu ticareti destekçisi ve şiddet dolu.

The student, parent and teacher are dealing with a lot.

Öğrenci, ebeveyn ve öğretmen birçok sorunla uğraşıyor.

You see, the biggest obstacle to dealing with climate disruptions

İklim bozukluğu ile baş etmenin önündeki en büyük engel

You should not lose your patience when dealing with kids.

Çocuklarla uğraşırken sabırlı olmalısın.

Of dealing with people who belong to that ethnic group.

çok kısıtlı deneyimlerimiz oluyor genelde.

A lot of people are dealing with hay fever now.

Birçok insan artık saman nezlesinin üstesinden geliyorlar.

We shouldn't have to be dealing with this problem now.

Şimdi bu sorunla ilgilenmek zorunda olmamalıyız.

Is their inability or their challenges with dealing with unpleasant feelings.

insanların tatsız duygularla baş etmedeki çaresizlikleridir.

Zack, after 8 years dealing with constant spasms in his arms

Zack kolundaki sürekli spazmlarla 8 yıl geçirdikten sonra

We're dealing with a moment when people are looking for scapegoats,

İnsanların günah keçileri aradıkları bir anla uğraşıyoruz

Aren't women dealing with more important issues all over the world?"

Tüm dünyada kadınlar daha önemli sorunlarla ilgilenmiyorlar mı?" dedi.

The second step has to do with dealing with eight unpleasant feelings.

İkinci adım sekiz tatsız duyguyla baş etmekle ilgili.

In the beginning, hip-hop was not pro-violent, pro-drug dealing.

Başlangıçta, hip-hop şiddet ve uyuşturucu yanlısı değildi.

You're also dealing with some of nature's most deadly animals and reptiles.

doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.

You're also dealing with some of nature's most deadly animals and reptiles.

doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.

I wish them the best of luck in dealing with the problem.

Onlara sorunla ilgilenmede iyi şanslar diliyorum.

Tom didn't have enough experience in dealing with that kind of problem.

Tom'un o tür bir sorunla ilgilenmek için yeterli deneyimi yoktu.

Tom's courage in dealing with adversity is an inspiration to those around him.

Tom'un zorlukla mücadeledeki cesareti, çevresindeki kişilere bir ilhamdır.

The first step towards dealing with a problem is accepting that it exists.

Bir sorunla ilgilenmeye doğru ilk adım onun var olduğunu kabul etmektir.

I spent a great deal of time dealing with that problem last week.

Geçen hafta o sorunla ilgilenerek epeyce zaman harcadım.

He is a primary school teacher, so he is used to dealing with children.

O bir ilkokul öğretmeni bu yüzden o çocuklarla ilgilenmeye alışkın.

There is an urgent need for a new approach to dealing with this problem.

Bu sorunla ilgili yeni bir yaklaşıma acil bir ihtiyaç vardır.

I realized that I didn't want to spend any more time dealing with that problem.

Ben o sorun ile ilgili daha fazla zaman harcamak istemediğimi fark ettim.

You're not only dealing with the heat of the desert, and the dangers of the terrain.

Sadece çölün sıcaklığıyla ya da arazinin tehlikeleriyle de değil,