Translation of "Cruel" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Cruel" in a sentence and their turkish translations:

- She's cruel.
- He's cruel.

- O zalimdir.
- O gaddardır.

- You're cruel.
- You are cruel.

- Sen acımasızsın.
- Sen zalimsin.

- Tom is cruel.
- Tom's cruel.

- Tom zalimdir.
- Tom zalim.

That's cruel.

- O acımasız.
- O zalim.

They're cruel.

Onlar zalimler.

- It's a cruel world.
- The world is cruel.

Dünya zalim.

- He's cruel.
- That's cruel.
- He's ruthless.
- He's brutal.

O acımasız.

- Tom is callous.
- Tom is cruel.
- Tom's cruel.

Tom zalimdir.

Kids are cruel.

- Çocuklar dayanılmazdır.
- Çocuklar acımasızdır.

Stop being cruel.

Acımasız olmaktan vazgeç.

Pirates are cruel.

Korsanlar zalimdirler.

Tom was cruel.

Tom acımasızdı.

Tom isn't cruel.

Tom zalim değildir.

That's very cruel.

O çok zalimce.

Goodbye, cruel world.

Elveda, acımasız dünya.

Don't be cruel.

Zalim olma.

Nature is cruel.

Doğa acımasızdır.

That's just cruel.

O sadece acımasız.

Tom wasn't cruel.

Tom zalim değildi.

Intolerant, hateful and cruel.

Hoşgörüsüz, nefret dolu ve acımasız.

Destiny is sometimes cruel.

Kader bazen zalimdir.

It's a cruel world.

Bu zalim bir dünya.

She's cruel and heartless.

O zalim ve kalpsiz.

He's cruel and heartless.

O zalim ve kalpsiz.

Life is too cruel.

Yaşam çok acımasız.

Fate is cruel sometimes.

Kader bazen acımasızdır.

You're a cruel man.

Sen zalim bir adamsın.

People can be cruel.

İnsanlar zalim olabilir.

Girls are really cruel.

Kızlar gerçekten zalimler.

Animal experimentation is cruel.

Hayvan deneyi acımasızdır.

They were beyond cruel.

Zalimin ötesindeydiler.

Sami is so cruel.

Sami çok merhametsizdir.

- I knew Tom was cruel.
- I knew that Tom was cruel.

Tom'un zalim olduğunu biliyordum.

He is a cruel person.

O, zalim bir adamdır.

Mary was cruel to Tom.

Mary Tom'a karşı zalimdi.

Tom is a cruel person.

Tom acımasız bir insandır.

Why are people so cruel?

İnsanlar neden böyle acımasız?

The monster's smile was cruel.

Canavarın gülüşü zalimdi.

He was a cruel man.

O acımasız bir adamdı.

Nature is cruel and beautiful.

Doğa zalim ve güzeldir.

Don't be cruel to animals.

Hayvanlara karşı zalim olmayın.

Life can be cruel sometimes.

Bazen hayat zalim olabilir.

Tom was a cruel man.

Tom zalim bir adamdı.

The crime was exceptionally cruel.

Suç son derece zalimdi.

Tom is a cruel man.

Tom zalim bir adam.

Tom is cruel, isn't he?

Tom acımasız, değil mi?

The people resisted their cruel ruler.

İnsanlar zalim hükümdara direndi.

It's a cruel world out there.

Orada acımasız bir dünya var.

How can you be so cruel?

Nasıl bu kadar acımasız olabilirsin?

Tom's father was a cruel man.

Tom'un babası acımasız bir adamdı.

I don't want to be cruel.

Zalim olmak istemiyorum.

- It was cruel.
- That was harsh.

Zalimdi.

Why are these girls so cruel?

Bu kızlar neden bu kadar acımasız?

Life is cruel but not pointless.

Hayat zalim; fakat anlamsız değil.

It was an extremely cruel war.

Bu son derece acımasız bir savaştı.

How could Tom be so cruel?

Tom nasıl bu kadar acımasız olabilir?

How could anyone be so cruel?

Birisi nasıl bu kadar acımasız olabilir?

How can people be so cruel?

İnsanlar nasıl bu kadar zalim olabiliyor?

Sami was so cruel and hateful.

Sami çok zalim ve nefret doluydu.

It's a perfect example of cruel fate.

Bu acımasız kaderin güzel bir örneği.

It is too cruel, I should say.

Bu çok zalim, söylemem gerekiyor.

She appears to me to be cruel.

O, bana zalim gibi görünüyor.

What you did to Tom was cruel.

- Tom'a yaptığın şey acımasızcaydı.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.

- I think it's cruel to keep a cat indoors.
- I think it's cruel to keep a cat inside.

Bence bir kediyi evde tutmak acımasızcadır.

- I'm not being cruel.
- I am not mean.

Ben zalim davranmıyorum.

He was very hurt by her cruel words.

Onun acımasız sözleriyle çok yaralandı.

You ought not to be cruel to animals.

Hayvanları karşı acımasız olmamalısın.

It is cruel to mock a blind man.

Kör bir insanla alay etmek acımasızcadır.

The mother was cruel to her adopted son.

Anne evlatlık oğluna karşı zalimdi.

Why is the world so cruel to me?

Neden dünya bana karşı çok acımasız?

The cat was not trying to be cruel.

Kedi acımasız olmaya çalışmıyordu.

- The world is harsh.
- The world is cruel.

Dünya acımasız.

Can a child do such a cruel thing?

Bir çocuk böyle zalim bir şey yapabilir mi?

I didn't think Tom would be so cruel.

Tom'un bu kadar zalim olacağını düşünmüyordum.

Why are people cruel to the crippled boy?

İnsanlar neden sakat oğlanlara karşı acımasızdır?

The cruel man beat the dog with a whip.

Zalim bir adam bir kırbaçla köpeği dövdü.

Maybe a child would do such a cruel thing?

Belki de bir çocuk böyle bir zalim bir şey yapar mıydı?

No one has the right to be so cruel.

Kimsenin bu kadar acımasız olma hakkı yoktur.

Why do you always have to be so cruel?

Neden her zaman bu kadar gaddar olmak zorundasın?

Once upon a time, there lived a cruel king.

Bir zamanlar, bir zalim kral yaşarmış.

"Nature is cruel and beautiful... like me," said Mary.

"Doğa zalim ve güzel...benim gibi," dedi Mary.

To me... I will say something that may sound cruel,

Bana göre... Söylediklerim zalimce gelebilir

It is cruel of you to find fault with her.

Onda kusur bulduğun için zalimsin.

It is because he is cruel that I dislike him.

Zalim olduğundan dolayı ondan hoşlanmıyorum.

Peter the Cruel is also known as Peter the Just.

Zalim Peter, Adil Peter olarak da bilinir.

It is more cruel to fear death than to die.

Ölümden korkmak, ölmekten daha acımasızdır.

I had no idea that Tom can be so cruel.

Tom'un bu kadar zalim olabileceği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

I never thought he was capable of doing something so cruel.

Onun bu kadar çirkin bir şey yapabileceğini düşünmemiştim.

The poor people were at the mercy of the cruel dictator.

Yoksul insanlar zalim diktatörün insafındaydı.

It was cruel of him to say such things to her.

Ona böyle şeyler söylemekle vicdansızlık etti.

I could not image how cruel he was at that time.

Ben onun o zaman ne kadar acımasız olduğunu hayal edemiyordum.

Fadil was the only one cruel enough to kill the dog.

Fadıl, köpeği öldürecek kadar zalim biriydi.

It’s the kind of humour which is really rather cruel or grim.

Bu gerçekten oldukça acımasız ya da acımasız bir mizah türüdür.

This cruel cold could make a man afraid of his own voice.

Bu zalim soğuk bir adamı kendi sesinden korkutabilirdi.

It's cruel to put a live lobster into a pot of boiling water.

Canlı bir ıstakozu kaynar su dolu bir kaba atmak acımasızca.