Examples of using "Corrupt" in a sentence and their turkish translations:
Yolsuzluk yapan siyasetçiler kahrolsun.
Onların hepsi yozlaşmış.
Bu politikacılar rüşvetçi.
Dosya bozuk.
Bu hükümet yozlaşmış.
Hükümet bozulmuş!
Sistemimiz çürümüş.
Bu devlet memurları rüşvetçidir.
İnsanın kalbi yozlaşmış.
Sizin siyasi partiniz tamamen bozulmuş.
Biz kötü ve yolsuz liderlerimizden nefret ediyoruz!
Yolsuzluk yapmış hükümet yetkilileri ülkeden kaçtı.
Sence bütün yetkililer yozlaşmış mı?
yozlaşmış siyasilere veya aracılara gittiği tahmin ediliyor.
Dan, Matt'in rüşvetçi bir polis olduğunu keşfetti.
Ülkemdeki politikacılar çok bozuk.
Birçok insan ülkemiz politikacılarının yozlaşmış olduğuna inanıyor.
Başka dilden alınmış kelimeler bir dili bozmazlar; onlar sadece onu değiştirirler.
(“Dominik Cumhuriyeti, en çok 50 Şeffaflığa göre bozuk ülkeler
İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.
İşsizlik çok yüksek, çok yozlaşmış ve hükumetin bir işe yaramadığı bir ülke olarak görülüyordu
O, ortağının rüşvetçi bir polis olduğuna dair hiçbir fikri olmadığını söyledi.
Bunu duydun… Dominik Cumhuriyeti en bozuk ülkelerden biri olarak kabul edilir
İç çekişmelere rağmen, 2001 yılında, Cibuti çok yozlaşmış bir ülkeydi