Examples of using "Compare" in a sentence and their turkish translations:
Gerçekleri karşılaştırın.
İmzaları karşılaştır.
- Yanıtınızı onunkiyle karşılaştırın.
- Cevabını onunkisiyle karşılaştır.
Bu iki bilgisayarı karşılaştır.
İkisini karşılaştıralım.
Biz sık sık Japonya ile İngiltereyi karşılaştırırız.
- Cevabını Tom'unkiyle karşılaştır.
- Cevabını Tom'unki ile karşılaştır.
Kendini Tom'la karşılaştırma.
Karşılaştırma yapmak gerçekten zor.
- Kendini benimle karşılaştırma.
- Kendini benimle kıyaslama.
- Kendini onlarla kıyaslama.
- Kendini onlarla karşılaştırma.
- Kendini onunla mukayese etme.
- Kendini onunla mukayese etme.
- Kendini onunla kıyaslama.
- Kendini onunla karşılaştırma.
- Kendini onunla mukayese etme.
- Kendini onunla kıyaslama.
- Kendini onunla karşılaştırma.
Düşünmek kıyaslamaktır.
O sizinle karşılaştıramaz.
Senin çevirini onunkiyle kıyasla.
- Kendinizi bizimle karşılaştırmayın.
- Kendinizi bizimle kıyaslamayın.
- Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayın.
- Kendini başkalarıyla karşılaştırma.
Çocuklarını başkalarıyla kıyaslama.
Kompozisyonunuzu örnekle karşılaştırın.
Hayatı bir yolculuğa benzetiyoruz.
İnsanlar bazen ölümle uykuyu karşılaştırır.
- O harflerin stilini karşılaştır.
- O mektupların tarzını karşılaştır.
- İki motosikleti karşılaştırman gerekir.
- İki motosikleti karşılaştırmalısınız.
- İki motosikleti karşılaştırmalısın.
Cevaplarını öğretmeninki ile karşılaştır.
Kopyayı orijinaliyle karşılaştır.
Onları nasıl karşılaştırabilirsin?
Anne! Benimle Sam'i kıyaslama!
Birçok şair ölümü uykuyla karşılaştırır.
İnsanları öküzle kıyaslarlardı.
Bu kopyayı orijinalle karşılaştır.
Çeviriyi orijinali ile karşılaştırın.
Boston, Chicago ile nasıl kıyaslanıyor?
Karını asla bir başka kadınla karşılaştırma.
Hayatı sahneye benzetenler var.
Marsilya'yı ve Lyon'u kesinlikle karşılaştıramazsın.
Çeviriyi orijinali ile karşılaştıralım.
Beni bir film yıldızı ile karşılaştırma.
Biz ülkemizi Çin'le karşılaştırabiliriz.
O taklit ile bu gerçek mücevheri karşılaştırın.
Bu sözlüğü onunla karşılaştıralım.
Bazıları hayatı bir tiyatro sahnesine benzetir.
Lütfen beni erkek kardeşimle kıyaslama.
geçmişin gül desenli fotoğraflarıyla karşılaştırırsanız
bir banka soymak
Suni deri gerçeğiyle karşılaştırılamaz.
Çeviriyi orijinali ile karşılaştırayım.
Hem bu ceketleri dene hem de onları karşılaştır.
Karını asla bir başka kadınla karşılaştırma.
Günümüzün en yeni verilerini
Çin ve Nijerya'daki iki evi karşılaştıralım.
Cümleni tahtadakiyle karşılaştır.
Bir adamı bir kadınla karşılaştırmamalısın.
Onun eserlerini onlarınkiyle karşılaştırmaya çalışalım.
Annem ve babam beni her zaman ağabeyimle karşılaştırır.
Bunu onunla karşılaştırırsan, hangisi daha iyi?
Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
- Hayatı sahneye benzetenler var.
- Yaşamı tiyatro sahnesine benzetenler var.
Sonra da onları diğer ülkelerle karşılaştırıyoruz ki sen senin ülkendeki
İkisini dikkatlice karşılaştır ve farkı göreceksin.
Babam beni fare Stuart Little'la kıyaslardı.
Bu akademik bildiride, Almanya ve Hollanda folklorlarını karşılaştırıyorum.
Birçok şairler uyku ile ölümü eşit tutarlar.
Eğer onu ağabeyi ile karşılaştırırsanız, farkı göreceksiniz.
Tam zamanlı çalışan kadın erkek kıyaslamasında rakam %9.1'e düşer
onu ses hızından üç kat hızlı koşan
Size soruyorum, sizce Tesla ile Apple'ı karşılaştırabilir miyiz?
Eğer ürünümüzü diğerleriyle karşılaştırırsanız, bizimkinin kalitede çok daha iyi olduğunu göreceksiniz.
Bu sözlüğü onunla karşılaştırdığınızda hangisinin daha iyi olduğunu kolayca görebilirsiniz.
Hayatını başkalarının hayatı ile karşılaştırma. Onların yolculuğunun ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrin yok.
Ancak, komşularıyla karşılaştırırsak, Orta Doğu'daki açık ara
Noel armağanlarını açarken çocuğunuzun yüzündeki sevinç ile kıyaslayabilecek çok az şey vardır.
Zekâ seviyesi, bir kedi ya da bir köpekle, hatta nemli burunlu primatlardan biriyle karşılaştırılabilir.
Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.
Clyde Tombaugh'ın işi bir seferde gece gökyüzünün küçük bir parçasını fotoğraflamaktı . Daha sonra bir gezegen olabilecek bir ışığın tanımlanamayan hareket eden noktasını tespit etmek amacıyla fotoğrafları dikkatlice incelemek ve karşılaştırmak zorunda kaldı.
Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.