Translation of "Co₂" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Co₂" in a sentence and their turkish translations:

Sami had co-conspirators.

Sami'nin suç ortakları vardı.

Tom co-wrote these songs.

Tom bu şarkıları birlikte yazdı.

She trusted a co-worker.

O bir meslektaşa güvendi.

Tom injured a co-worker.

Tom bir iş arkadaşını yaraladı.

Sami had four co-conspirators.

Sami'nin dört suç ortağı vardı.

To co-operate with other commanders.

diğer komutanlarla işbirliği yapma isteksizliğinin de olduğu beş yıl .

Tom has co-authored three textbooks.

Tom üç ders kitabını ortak yazdı.

Tom has co-written three books.

Tom'un birlikte yazılmış üç kitabı var.

Co-ordinating the movement of 200,000 men,  

, 200.000 kişinin hareketini koordine etti

Company policy precludes fraternization between co-workers.

Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.

Tom called a co-worker for help.

Tom yardım için bir yardımcı işçi çağırdı.

I talked to Tom's neighbors and co-workers.

Tom'un komşularıyla ve iş arkadaşlarıyla konuştuk.

She gave a lift to a co-worker.

O bir iş arkadaşını arabayla götürdü.

Both Matt and Rita are my co-workers.

Hem Matt hem de Rita benim iş arkadaşlarım.

Tom and Mary will co-host the show.

Tom ve Mary gösteriye birlikte ev sahipliği yapacak.

Sami made fun of his female co-workers.

Sami, kadın meslektaşlarıyla dalga geçti.

Sami needed a few co-workers to assist.

Sami yardımcı olacak birkaç iş arkadaşına ihtiyaç duydu.

Sami harassed some of his female co-workers.

Sami kadın meslektaşlarından bazılarını taciz etti.

My mother would have had a co-parent, too.

annemin de ortak ebeveyni olabilirdi.

Both the pilot and the co-pilot are dead.

Hem pilot ve hem de co-pilot öldüler.

Tom went out with a group of co-workers.

Tom bir grup iş arkadaşıyla dışarı çıktı.

Dan seriously injured a co-worker with his chainsaw.

Dan testeresi ile bir meslektaşını ciddi biçimde yaraladı.

I went over the itinerary with my co-workers.

Ben iş arkadaşlarımla güzergah üzerinde gittim.

Among us are CEOs and co-founders, directors of marketing,

Aramızda CEO'lar, yardımcı kurucular, pazarlama müdürleri var,

Co-parenting says that while parenting may involve sacrifices, yes,

Ortak ebeveynlik şunu der: Evet, ebeveynlikte fedakârlık vardır

"So on paper it says that we're co-equal leaders,

"Kağıt üzerinde bizim eş-lider olduğumuz yazıyor,

His co-consul, Gnaeus Servilius Geminus is stationied at Ariminium.

Yardımcı Konsül'ü Gnaeus Servilius Geminus ise Ariminium'da konuşlanmış durumda.

It required co-ordinating the  movement of half a million  

Avrupa’da şimdiye kadar görülen en büyük ordu olan yarım milyon

A brawl broke out between Dan and a co-worker.

Dan ve bir çalışan arasında kavga patlak verdi.

Sami and his co-workers really felt like a family.

Sami ve iş arkadaşları kendilerini gerçekten bir aile gibi hissediyorlardı.

He works really hard, and his co-workers respect him for it.

O gerçekten çok çalışıyor ve onun meslektaşları bunun için ona saygı duyuyor.

I've always considered you more intelligent than all our other co-workers.

Ben her zaman seni bizim diğer ortak çalışanlarımızdan daha zeki olarak düşündüm.

CO₂ has a lot to do with the so-called greenhouse effect.

CO₂'nin sözde sera etkisi ile ilgisi vardır.

Dan got a lucky cat figurine from a co-worker for his birthday.

Dan doğum günü için bir iş arkadaşından şanslı kedi heykelciği aldı.

When the ocean absorbs a lot of CO₂, the water becomes more acidic.

Okyanus çok CO2 emdiği zaman, su daha asidik hale gelir.

To launch any co-ordinated attacks on Wellington’s position until late in the day.

Wellington'un pozisyonuna günün geç saatlerine kadar herhangi bir koordineli saldırı başlatamadı.

Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.

Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.

Humans may have co-evolved with cats and dogs, and they may identify with either.

İnsanlar, kediler ve köpekler ile birlikte evrimleşmiş olabilir ve onlarla da iş birliği yapılabilir.

You will never get far without the co-operation, confidence and comradeship of other men and women.

Diğer erkeklerin ve kadınların iş birliği, güveni ve dostluğu olmadan, asla ileri gidemezsin.

I wonder if it would be possible for you to introduce me to Mr. Harrison of PC Interactive Co. Ltd.

Beni PC İnteraktif Limited Şirketinin Bay Harrison'uyla tanıştırmanızın mümkün olup olmadığını merak ediyorum.

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

Everyone, as a member of society, has the right to social security and is entitled to realization, through national effort and international co-operation and in accordance with the organization and resources of each State, of the economic, social and cultural rights indispensable for his dignity and the free development of his personality.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.