Translation of "Brass" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Brass" in a sentence and their turkish translations:

It's made of brass.

Bu, pirinçten yapılmış.

The brass band played three marches.

Bando üç marş çaldı.

He belongs to the brass band.

O, bandoya üyedir.

I belong to the brass band.

Bandoya üyeyim.

Tom is in a brass quintet.

- Tom bir bakır nefesli beşlisi üyesi.
- Tom bir bakır nefesli beşlisinde çalıyor.

The brass band members looked very happy.

Askeri bando üyeleri çok mutlu görünüyordu.

I like my old brass tea pot.

Prinçten yapılmış eski çaydanlığımı seviyorum.

Gold is similar in color to brass.

Altın renk olarak pirinç madenine benzer.

A brass band is marching along the street.

Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.

Brass is an alloy of copper and zinc.

Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.

Let's get down to brass tacks and talk business.

Asıl konuya gelelim ve iş konuşalım.

Let's get down to brass tacks and make a decision.

Sadede gelelim ve bir karar verelim.

There was a brass quintet playing in the lobby of the hotel.

Otelin lobisinde çalan beş kişilik bir bando vardı.

The five yuan coins are brass, and the ten yuan coins are made out of bronze.

Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.

- Let's get down to business.
- Let's get to the point.
- Let's get down to brass tacks.

İşe girişelim.

The 5 yen coin is made from brass and the 10 yen coin is made from bronze.

5 yen bozuk para pirinçten yapılır ve 10 yen bozuk para bronzdan yapılır.

Sella also brought forth Tubalcain, who was a hammerer and artificer in every work of brass and iron. And the sister of Tubalcain was Noema.

Silla Tuval-Kayin'i doğurdu. Tuval-Kayin tunç ve demirden çeşitli kesici aletler yapardı. Tuval-Kayin'in kız kardeşi Naama'ydı.