Examples of using "Pot" in a sentence and their turkish translations:
Saksı benimdi.
Fırın eldivenin nerede?
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.
Küçük kutumu çıkartacağım.
Tencere taşıyor.
İzlenen demlik asla kaynamaz.
Bir demlik çay demledim.
Bir rosto yaptım.
Çiçek saksısı kırık.
Cezve boş.
Demliği su ile doldur.
- Tom'un göbeği var.
- Tom göbek yapmış.
Her tencere için bir kapak var.
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.
- Para tencereyi kaynatır.
- Tencereyi kaynatan paradır.
Bob demliği su ile doldurdu.
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Havuçları tencereye koy.
Bir demlik kahve daha yapacağım.
Bir cezve kahve yapacağım.
Tom cezveye uzandı.
Yemek pişirirken tencerenin kapağını kapatın.
Antik bir çanak çıkarıldı.
Kahve cezvede fokurdadı.
Tom demliği suyla doldurdu.
- Tom bir fincan kahve yaptı.
- Tom bir çaydanlık kahve yaptı.
Saksıda kırmızı bir gül var.
Tamam, onu şu kaseye alalım.
Prinçten yapılmış eski çaydanlığımı seviyorum.
Ben büyük bir tencerede çorba pişiriyorum.
Çiçek saksısı kaldırıma düştü.
Kahve demliğinde su kaynatıyor.
Sadece bir fincan kahve yaptım.
Çıplak ellerle tencereye dokunma.
Bir demlik daha kahve yapmaya gideceğim.
Kapta hiç şeker var mı?
Ben büyük bir tencerede çorba yaptım.
Çorba tencerede fokurduyor.
Ben çorbayı büyük tencerede pişiririm.
Tencereye üç tane soyulmuş patates koy.
Her şey senin yüzünden boşa gitti.
Tom güveci tencereden yedi.
Tenceredeki çorba çok tuzluydu.
Saksının toprağını değiştirdi.
Basınçlı kabın içinde ne pişiriyorsun?
Demlikte biraz çay var.
Demlikte fazla çay yok.
Ben sadece bir tencere taze kahve yaptım.
Bir demlik kahve yapacağım.
Tom tencereyi tekrar ocağa koydu.
Tom doğrudan çanaktan güveç yedi.
Bu büyük pot mutfak masasının üzerinde.
Çorba pişirmek için büyük bir tencere kullanırım.
Demlikte neredeyse hiç kahve yok.
- Demlikte neredeyse hiç kahve kalmadı.
- Neredeyse demlikte hiç kahve yok.
Sami esrar içmeyi bıraktı.
Ne demişler? İzlenen tencere asla kaynamaz.
Tom kapağı kaldırdı ve tencerenin içine baktı.
Bu onun hepsinden çok değer verdiği çömlektir.
Amerika genellikle eritme potası olarak anılır.
Demlikte kalmış çok kahve var.
Demlikte biraz daha çay olmalı.
Tom bir demlik kahve taşıyarak mutfaktan döndü.
Tom ocaktaki kaba bir mısır koydu.
Tom kahve cezvesini aldı ve kendisine bir fincan koydu.
Akşam yemeği için kalmaya ne dersiniz? Ben büyük bir kap güveç yapıyorum.
Tom demliği su ile doldurdu ve onu sobanın üstüne koydu.
Tom büyük bir tencerede gerçekten iyi kokan bir şey pişiriyordu.
Tom bir fincan kahve içti.
Tamam, bu iyi bir av olacak. Küçük kutumu çıkartayım.
Canlı bir ıstakozu kaynar su dolu bir kaba atmak acımasızca.
Tom kahve demliğini aldı ve kendisinin ve Mary'nin kupalarını yeniden doldurdu.
Tom elmalı tartı ve kahve demliğini masaya koydu.
Demlikte varsa biraz daha çay alabilir miyim?
Tom cezveyi aldı ve kendine bir fincan kahve doldurdu.
lateks bir eldiven kullanacağız. Küçük kavanozumuz da burada. Pekâlâ.
Tom az önce son fincan kahveyi içti. Ona bir demlik daha hazırlamak zorunda kalacağız.
Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.
Eğer demliğe biraz daha çay yaprakları koyarsan, çayın tadı daha iyi olacaktır.
Anahtarı paspasın altında ve yakındaki saksının içinde aradım.
Erişteyi tencereye atmadan önce küçük parçalara ayırın.
Son zamanlarda top gibi bir göbek büyütüyorum. Bu orta yaş olmalı.
Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler.
Aşama 1. 0.5 litre bitkisel yağı (herhangi bir içyağı veya yağın ve içyağının bir karışımı) yüksek ateşte çömlekte ısıtın, 400 gram doğranmış soğan ekleyin, soğanlar sarı bir renge ulaşana kadar kızartın, sonra da 1 kilogram et (hangi cins olursa olsun) ekleyin.