Examples of using "Bone" in a sentence and their turkish translations:
o somut içeceği içmeyi,
Hiçbir kemik kırılmadı.
Fadıl kemik kanserinden kurtuldu.
Bana kemiği göster.
Hiç bir yerini kırdın mı?
ve bir kemik iliği nakli sonrasında
İliklerime kadar üşüdüm.
İliklerime kadar ıslandım.
Tom kemik kanserinden acı çekti.
Sami kemik kanserinden öldü.
Kemik iliği bağışı yapıyorum.
Tom köpeğine bir kemik verdi.
Köpeğe kemik verdi.
Sen iliklerine kadar boşsun.
- Onun kemikleri sayılıyor.
- O bir deri bir kemik.
O, köpeğe bir kemik verdi.
İliklerime kadar dondum.
Boğazımda bir kemik sıkıştı.
O tamamen Japondur.
Köpek kemiği çiğnedi.
Kemiklerime kadar üşüdüm.
Sen hiç kemik kırdın mı?
Köpek bir kemik çiğniyor.
Sami'ye kemik iliği nakli yapıldı.
Kemikleri kimin için getirdiniz?
Neden bir kırık kemiğin var?
Bugün iliklerime kadar soğuğu hissettim.
- Tom işten başını kaldıramadı.
- Tom canla başla çalıştı.
İki köpek kemik için kavga ettiler.
İki tane köpek, kemik için dövüştüler.
Tom deri ve kemikten başka bir şey değildi.
Tom vücudundaki her kemiği kırdı.
akciğer, karaciğer, lenf nodülleri beyin ve kemiklere yayılarak
Soğuk rüzgar iliklerime kadar üşüttü.
Soğuk yağmur soğuğu iliklerime kadar hissettirir.
Duyduğu şey onun kanını dondurdu.
Kan hücreleri kemik iliğinde üretilirler.
Tom çok iyi niyetli.
Boğazıma kılçık takıldı.
Boğazımda yapışmış bir balık kılçığı var.
Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
Köpek ona verdiğim kemiği yedi.
Egzersiz yaparken ayağımda bir kemik kırdım.
Köpeğe bir kemik verdim, havlaması durdu.
Bu, Tom'un kemik kırdığı ilk kez değil.
Çenesi o kadar kuvvetlidir ki kemiği ezip geçebilir.
O seninle paylaşacak kozu olduğunu söylüyor.
Dondurucu ve kuvvetli olan rüzgar kemiklerime işledi.
Köpeğe bir kemik verdim. Havlamasını durdurdu.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
Köpek kemiği yutamadığı için kemirir.
Dirseğimi masanın köşesine çarptım.
Köpek, balık, kemik, kuyruk ve hepsini yer.
Dr. Sagan miyelodisplazi adlı ender bir kemik iliği hastalığından muzdaripti.
Tom kanser kurbanının hayatını kurtarmak için kemik iliğini bağışladı.
Tom kırık bir kemikle hastanede olan Mary'yi ziyaret etti.
- Hiç kemik kırdın mı?
- Hiç kemiğin kırıldı mı?
Âdeta kemiğime kaynar su zerk ediliyordu.
Kemiğin içini göremeden beynin içini görmeyi nasıl planlıyorsunuz?''
Boğazımda takılmış bir balık kılçığını çıkarmayı denemek istiyorum.
Kafatası beyninizi yaralanmaya karşı koruyan sert kemiktir.
Mary bir anatomi uzmanıdır ve insan vücudundaki her kemiği bilir.
Menisküs bir kemik değildir. Bu bir kıkırdak, esnek, elastik bir dokudur.
Seninle paylaşacak bir kozum var.
Üzengi örs ve iç kulak arasında, orta kulakta bir kemiktir.
- O tipik bir Japon insanı.
- O tipik bir Japon.
arka kolumun büyük kısmını ve biraz da kemiği kavradı.
Yürek hoplatan tehlikeli yakınlaşmalar nedeniyle araçlar teker teker kemikleri kıracak güce sahip canavardan kaçmaya çalışıyor.
Adem, "İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etimden alınmış ettir" dedi, "Ona 'Kadın' denilecek, çünkü o adamdan alındı."
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Fransa'da Pazar günü bir bisiklet kazasında sağ uyluğunu kırdı.