Examples of using "Blankets" in a sentence and their turkish translations:
Battaniyeler.
Birkaç battaniye al.
kıyafetleri dikmek ve çömlek yapmak gibi
Daha çok battaniyeye ihtiyacım var.
Tom battaniyeleri katladı.
Yedi battaniye var mı?
Senin yedi tane battaniyen var.
Battaniyelerin var mı?
Battaniyeler yararlıydı.
Daha fazla battaniye yoktu.
Bu battaniyeler çok sıcak.
Tom battaniyenin altına kıvrılıp yatmıştı.
- Yeterli battaniyelerin var mı?
- Yeterince battaniyen var mı?
Mültecilere battaniye sağladık.
Onlar battaniyelerin altında sıkıca sarınıp yattılar.
Yatağa iki battaniye koyun.
Biz evsizler için battaniye topluyoruz.
Tom, Mary'nin battaniyeleri katmasına yardımcı oldu.
Köpeğim battaniyelerin altında saklanmayı sever.
Battaniyeleri katlamama yardım et lütfen.
Uyku tulumu, battaniye filan da alın.
Örneğin, Marie Watt'ın ''Battaniyeden Totem Direği''
Hepimiz evinde battaniye var
- Yeni battaniyeler yoksullara dağıtıldı.
- Fakirlere yeni battaniyeler dağıtıldı.
Bu gece elektrikli battaniye kullanmalıyız.
Kış boyunca iki battaniye ile uyurum.
Acilen battaniyeye ihtiyacımız var.
Genelde kaç battaniye kullanıyorsunuz?
Tom evsizler için battaniyeler topluyor.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
Kışın çift battaniye ile uyurum.
Tom battaniyeleri katlayıp gömme dolaba koydu.
Rossini operalarını bestelerken kendini birkaç battaniye ile örttü.
Üç asker battaniyelerini tren koltuklarına yaydı ve uyumaya çalıştı.
Saatini şifonyerde bırakmışsın. Bu sabah battaniyeleri taşırken onu orada gördüm.