Translation of "Attitude" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Attitude" in a sentence and their turkish translations:

- I like her attitude.
- I like his attitude.

Onun davranışını seviyorum.

- His attitude disgusts me.
- Her attitude disgusts me.

Onun davranışları beni tiksindiriyor.

That's the attitude.

Bu davranıştır.

Cheerful attitude sincere behavior

neşeli tavrı samimi davranışları

And that attitude was,

Ve bu tavır,

I like your attitude.

Tutumunu beğeniyorum.

I like Tom's attitude.

- Tom'un davranışını beğenirim.
- Tom'un tavrını seviyorum.

His attitude disgusts me.

Tavrı beni tiksindiriyor.

I like his attitude.

Onun yaklaşımı hoşuma gidiyor.

Suddenly Tom's attitude changed.

Tom'un tutumu aniden değişti.

Tom's attitude has changed.

Tom'un tutumu değişti.

Tom's attitude infuriates me.

Tom'un tavrı beni kızdırıyor.

That's the right attitude.

Bu doğru bir tutum.

Her attitude irks me.

Onun tutumu beni rahatsız ediyor.

Tom's attitude is excellent.

Tom'un davranışı mükemmel.

Tom's attitude is awesome.

Tom'un davranışı müthiş.

Their attitude makes sense.

Onların tutumu mantıklı geliyor.

What's with your attitude?

Tutumun ne?

- My attitude towards him changed.
- My attitude towards him has changed.

Ona karşı tavrım değişti.

A giant creature with attitude.

tersi pis olan dev bir yaratık.

He changed his attitude suddenly.

Tutumunu aniden değiştirdi.

She had an unfriendly attitude.

Onun düşmanca bir tutumu vardı.

I dislike her unfriendly attitude.

Onun düşmanca tutumunu sevmiyorum.

My attitude towards him changed.

Ona karşı tavrım değişti.

She has an attitude problem.

Onun bir bakış açısı sorunu var.

He has an attitude problem.

Onun bir davranış sorunu var.

That's a very enlightened attitude.

O, çok aydınlanmış bir tutum.

Tom changed his attitude completely.

Tom tutumunu tamamen değiştirdi.

Their attitude is very ridiculous!

Onların tutumu çok komik!

He suddenly changed his attitude.

Birden tutumunu değiştirdi.

Everybody hates Dan's arrogant attitude.

Herkes Dan'ın küstahça tavrından nefret ediyor.

Mary found Tom's attitude hurtful.

Mary Tom'un davranışını incitici buldu.

I don't like your attitude.

Senin tutumun hoşuma gitmiyor.

I resent their rude attitude.

Ben onların kaba davranışlarına alınıyorum.

Tom has a wonderful attitude.

Tom'un harika bir davranışı var.

Tom has the right attitude.

Tom doğru davranışa sahip.

You have a bad attitude.

Kötü bir davranışın var.

I don't appreciate your attitude.

Davranışını takdir etmiyorum.

I don't understand your attitude.

Tutumunu anlamıyorum.

Tom has an attitude problem.

Tom'un tavır sorunu var.

Tom's attitude is pretty good.

Tom'un tutumu oldukça iyidir.

That's a common attitude here.

Bu burada ortak bir tutum.

Tom doesn't like Mary's attitude.

Tom, Mary'nin tutumundan hoşlanmıyor.

That's an extremely helpful attitude.

O son derece yararlı bir tutum.

You need an attitude adjustment.

Bir tutum ayarlamasına ihtiyacın var.

I don't like Tom's attitude.

Tom'un davranışını sevmiyorum.

Tom has a hostile attitude.

Tom'un düşmanca bir tavrı var.

But we cannot afford this attitude,

Fakat bu duyarsızlığın bedelini ödeyemeyiz

This is a genuine Uruguayan attitude.

"Gerçek bir Uruguaylının bakış açısı bu şekildedir."

She may not like his attitude.

Onun tavrından hoşlanmayabilir.

Tom needs to change his attitude.

Tom'un tutumunu değiştirmesi gerekiyor.

I'm so disappointed by your attitude.

Senin tutumun beni çok hayal kırıklığına uğrattı.

Do I detect an attitude problem?

Bir yaklaşım sorunu tespit ediyor muyum?

What bothers me is his attitude.

Beni rahatsız eden onun tavrı.

Tom was shocked by Mary's attitude.

Tom Mary'nin tavrından şok oldu.

Your attitude towards women is offensive.

Kadınlara karşı tavrın saldırgan.

I am proud of your attitude.

- Tutumundan gururluyum.
- Senin tavrından gururluyum.

I'm fed up with your attitude.

Senin davranışından bıktım.

Your attitude towards work bothers me!

İşe karşı tutumun beni rahatsız ediyor!

His conceited attitude makes me mad.

Onun kendini beğenmiş tavrı beni deli ediyor.

You should make your attitude clear.

Tavrını net olarak belirlemelisin.

- Tom said Mary had a bad attitude.
- Tom said that Mary had a bad attitude.

Tom Mary'nin kötü bir davranışı olduğunu söyledi.

The attitude of the court toward young criminals is different from its attitude toward adult criminals.

Mahkemenin genç suçlulara karşı tavrı yetişkin suçlulara karşı tavrından farklıdır.

She has a negative attitude toward life.

Her şeyi düşürdüm ve bunun için Boston'dan çıkan ilk uçağı yakaladım.

He has a negative attitude to everything.

Onun her şey için olumsuz bir tutumu var.

His attitude is by no means polite.

Tutumu kibar olmadığını gösteriyor.

I can't stand that attitude of his.

Onun o davranışına dayanamam.

What do you think of his attitude?

Onun tavrı hakkında ne düşünüyorsun?

He assumed an aggressive attitude toward me.

Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.

Tom's attitude is quite simple to understand.

Tom'un tutumunu anlamak oldukça kolaydır.

That attitude of his is quite disgusting.

Onun bu tutumu oldukça iğrençtir.

The boss likes Tom's can-do attitude.

Patron, Tom'un iş bilir tutumunu seviyor.

Xenophobia is a widespread attitude in ghettos.

Yabancı düşmanlığı gettolarda yaygın bir tutumdur.

I am alarmed by your irresponsible attitude.

Sorumsuz tavrınız yüzünden paniğe kapıldım.

His trembling hands belied his calm attitude.

Titreyen elleri onun sakin davranışını yalanladı.

Are you giving me an attitude now?

Şimdi bana mı tavır yapıyorsun?

Your "poor me" attitude is quite annoying.

Eziklenme huyun insanın canını sıkıyor.

Curiosity is the beginning of a cultural attitude.

Kültürel düşüncenin temeli merak duygusudur.

attitude to death gave them a dangerous edge.

sağlayan İskandinav savaşçılar tarafından terörize edilmişti .

Not everybody can take so cavalier an attitude.

herkes bunu böyle bir kibirle karşılayamaz.

I don't have a problem with his attitude.

Onun tavrıyla ilgili bir problemim yok.

I don't like his holier-than-thou attitude.

Onun kendini beğenmiş tavrını sevmiyorum.

How can a change of attitude be achieved?

Tutum değişikliği nasıl sağlanabilir?

Why does Tom have such a negative attitude?

Neden Tom'un tutumları bu kadar negatif?

I think you've got a really bad attitude.

Gerçekten kötü bir davranışın olduğunu düşünüyorum.

Everybody is fed up with Dan's scornful attitude.

Herkes Dan'ın küçümseyen tavrından bıktı.

Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.

Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı.

That attitude is part of the company's culture.

O yaklaşım, şirket kültürünün parçasıdır.

Germans have a more relaxed attitude towards nudity.

Almanlar çıplaklığa karşı daha rahat bir tutuma sahipler.

And consistent attitude, which I call ‘the Viking mindset’.

ifade ediyorlar ki buna 'Viking zihniyeti' adını veriyorum.

Tom is very tolerant in his attitude toward religion.

Tom dine karşı tutumunda çok hoşgörülüdür.

I want you to improve your attitude at work.

İşteki davranışını iyileştirmeni istiyorum.

Tom has a devil-may-care attitude to life.

Tom hayata karşı çok vurdumduymaz.

With a small-minded attitude. Sometimes, what's bad is good.

dar görüşlü bir yaklaşımla yorumlanmamalı. Bazen kötü olan iyidir.