Translation of "Arms" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Arms" in a sentence and their turkish translations:

Arms.

Kollar.

To arms!

Silahlara!

- My arms are aching.
- My arms ache.

Kollarım ağrıyor.

- She died in his arms.
- He died in her arms.
- He died in your arms.
- She died in your arms.
- He died in their arms.
- She died in their arms.
- She died in her arms.
- He died in his arms.

Kollarında öldü.

- She crossed her arms.
- She folded her arms.

O, kollarını kavuşturdu.

- Tom crossed his arms.
- Tom folded his arms.

Tom kollarını kavuşturdu.

And now - arms.

Ve şimdi - kollar.

More, more. Arms.

Daha daha, kollar.

Tom's arms ached.

Tom'un kolları ağrıyordu.

Cover your arms.

Kollarını ört.

- She broke both her arms.
- He broke both his arms.
- He broke both of his arms.
- She broke both of her arms.

O her iki kolunu da kırdı.

Kings have long arms.

Kralların uzun kolları vardır.

He has powerful arms.

Onun güçlü kolları var.

Tom has powerful arms.

Tom'un güçlü kolları var.

My arms are tired.

Kollarım yorgun.

Tom waved his arms.

Tom kollarını salladı.

She lifted her arms.

O kollarını kaldırdı.

Arms export was prohibited.

Silah ihracatı yasaklandı.

My arms went numb.

Kollarım uyuştu.

My arms felt weak.

Kollarım güçsüz hissetti.

My arms are aching.

Kollarım ağrıyor.

Stretch your arms straight.

Kollarınızı uzatın.

Tom crossed his arms.

Tom kollarını kavuşturdu.

Tom raised his arms.

Tom kollarını kaldırdı.

I have short arms.

- Benim kısa kollarım var.
- Kollarım kısa.

Don't cross your arms.

Kollarınızı üst üste atmayın.

Octopuses have eight arms.

Ahtapotların sekiz kolu vardır.

My arms are empty.

Kollarım boş.

Put your arms up.

Kollarınızı yukarı kaldırın.

- Tom broke both his arms.
- Tom broke both of his arms.

Tom her iki kolunu kırdı.

Men, lift arms as well.

Erkekler de kollarını kaldırsın.

Or even take up arms.

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

Ken laid down his arms.

Ken kollarını indirdi.

Tom has very strong arms.

Tom'un güçlü kolları var.

I perspired under the arms.

Kollarımın altında terledim.

He has very strong arms.

Onun çok güçlü kolları var.

Tom is waving his arms.

Tom kollarını sallıyor.

Tom died in my arms.

Tom benim kollarımda öldü.

Tom put his arms out.

Tom kollarını çıkardı.

Linda collapsed into Dan's arms.

Linda Dan'ın kollarına yıkıldı.

We stretched out our arms.

Biz kollarımızı uzattık.

It's forbidden to carry arms.

Silah taşımak yasak.

He died in my arms.

Kollarımda öldü.

She died in his arms.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

He died in her arms.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

He died in your arms.

- Kollarında öldü.
- Senin kollarında öldü.
- Sizin kollarınızda öldü.
- O, senin kollarında öldü.
- O, sizin kollarınızda öldü.
- O, kollarında öldü.

She died in your arms.

- Kollarında öldü.
- Senin kollarında öldü.
- Sizin kollarınızda öldü.
- O, senin kollarında öldü.
- O, sizin kollarınızda öldü.
- O, kollarında öldü.

He died in their arms.

- Kollarında öldü.
- Onların kollarında öldü.
- O, onların kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

She died in their arms.

- Kollarında öldü.
- Onların kollarında öldü.
- O, onların kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

Tom died in Mary's arms.

Tom Mary'nin kollarında öldü.

Let go of my arms.

Kollarımı bırak.

Tom doesn't have hairy arms.

Tom'un kıllı kolları yok.

Let go of my arms!

Kollarımı bırak!

Tom has really hairy arms.

Tom'un gerçekten kıllı kolları var.

Mary cried in my arms.

Mary kollarımda ağladı.

My arms are fine now.

Kollarım şimdi iyi.

A cuttlefish has ten arms.

- Bir mürekkepbalığının on kolu vardır.
- Bir mürekkepbalığı on kola sahiptir.

He died in his arms.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

- How many arms does a squid have?
- How many arms does an octopus have?

Ahtapotun kaç tane kolu var?

- Arms export was prohibited.
- Weapons export was prohibited.
- The export of arms was prohibited.

Silah ihracatı yasaklandı.

The troops had plenty of arms.

Askerlerin bol miktarda silahları vardı.

She stood defiantly with arms akimbo.

O, eller belde meydan okurcasına durdu.

She has long arms and legs.

Onun uzun kolları ve bacakları var.

I stood with my arms folded.

Kollarım katlı durdum.

Tom put his arms around Mary.

Tom kollarını Mary'ye koydu.

He wrapped his arms around me.

O kollarını bana sardı.

Tom is asleep in Mary's arms.

Tom, Mary'nin kollarında uyuyor.

I can barely move my arms.

Ben kollarımı zar zor oynatabiliyorum.

He took her in his arms.

O onu kollarına aldı.

Tom held Mary in his arms.

Tom Mary'yi kollarında tuttu.

Tom wrapped his arms around Mary.

Tom, Mary'ye sarıldı.

Tom has tattoos on his arms.

Tom'un kollarında dövmeleri var.

Tom put his arms around her.

- Tom kollarını ona doladı.
- Tom ona sarıldı.

Your arms are longer than mine.

Kolların benimkilerden uzun.

Dan's son was in Linda's arms.

Dan'ın oğlu Linda'nın kollarındaydı.

He carried her in his arms.

Onu kollarında taşıdı.

Tom carried Mary in his arms.

Tom Mary'yi kollarında taşıdı.

Her arms and legs are long.

Onun kolları ve bacakları uzundur.

She fell asleep in my arms.

Kucağımda uyuyakaldı.

Tom took Mary in his arms.

Tom, Mary'yi kollarına aldı.

She threw herself into my arms.

O, kendini benim kollarına attı.

Mary died in the priest's arms.

Mary rahibin kollarında öldü.

Tom put his arms around me.

Tom kollarını etrafıma koydu.

We cried in each other's arms.

Biz birbirimizin kollarında ağladık.

They cried in each other's arms.

Onlar birbirlerinin kollarında ağladı.

Tom took her in his arms.

Tom onu ​​kollarına aldı.

Tom pulled Mary into his arms.

Tom Mary'yi kollarına çekti.

Tom had scratches on his arms.

Tom'un kollarında çizikler vardı.

I welcomed Tom with open arms.

Tom'u açık kollarla karşıladım.

Tom has long arms and legs.

Tom'un uzun kolları ve bacakları var.