Translation of "Armchair" in Turkish

This armchair is comfortable.

Bu kollu koltuk rahat.

Tom was sitting in an armchair.

Tom bir koltukta oturuyordu.

Tom settled himself in the armchair.

Tom koltuğa yerleşti.

- I don't think this armchair is comfortable.
- I don't think that this armchair is comfortable.

Bu koltuğun rahat olduğunu düşünmüyorum.

I don't think this armchair is comfortable.

Bu koltuğun rahat olduğunu düşünmüyorum.

This armchair is comfortable to sit in.

Bu koltuk oturmak için rahat.

I put the newspapers near the armchair.

Gazeteleri koltuğun yakınına koydum.

Tom sat in an armchair, reading a book.

Tom kitap okuyarak kollu koltuğa oturdu.

He won't let anybody sit in his armchair.

O, hiç kimsenin sandalyesinde oturmasına izin vermeyecek.

Tom was snuggled up in an armchair watching TV.

Tom koltuğa uzanmış TV izliyordu.

Othello is sitting with a bottle in a hotel armchair.

Othello bir otel koltuğunda bir şişe ile oturuyor.

I sat back in the armchair and opened the book.

Ben, koltukta yaslandım ve kitabı açtım.

Tom was sitting in a comfortable armchair, reading the evening newspaper.

Tom akşam gazetesini okurken rahat bir koltukta oturuyordu.

- It is a chair.
- It's a chair.
- This is an armchair.

O bir sandalyedir.

He settled down in his armchair to listen to the music.

O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.

Take a seat in the armchair and calm down a while.

Koltuğa otur ve bir süre sakinleş.

Tom sat in a green vinyl armchair and drank beer all day.

Tom yeşil bir vinil koltuğa oturdu ve bütün gün bira içti.

- The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
- The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in the United States.

- Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.
- "İstifçiler" programı, Amerikalılardaki hariçten gazel okuma huyunun ana sebeplerinden biridir.

Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.

Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.