Translation of "Access" in Turkish

And access to education,

ve eğitime erişim

Bicycle access is limited.

Bisiklet girişi sınırlı.

Can access your bank information

banka bilgilerinize ulaşabilir

Gain access to exclusive content.

bizim özel içeriğimize ulaşabilirsin.

I don't have Internet access.

İnternet erişimim yok.

Wheelchair access is very limited.

Tekerlekli sandalye erişimi çok sınırlıdır.

Tom changed the access code.

Tom erişim kodunu değiştirdi.

Students have access to the library.

Öğrencilerin kütüphaneye erişimleri var.

The tower was easy of access.

Kuleye erişim kolaydı.

Access to the mountaintop is difficult.

Dağın zirvesine erişmek zordur.

He had access to the papers.

Onun belgelere erişim hakkı vardı.

I have access to his library.

Benim onun kitaplığına erişimim var.

They have access to the library.

Onların kütüphaneye giriş izinleri var.

How do you access the Internet?

İnternet'e nasıl bağlanıyorsun?

I have access to this library.

Bu kütüphaneye erişim imkânım var.

Turkey has blocked access to Twitter.

Türkiye, Twitter'a erişimi engelledi.

How do I access the Internet?

İnternete nasıl erişirim?

Sami wanted to access Layla's money.

Sami, Leyla'nın parasına erişmek istiyordu.

And they have intense access to therapy,

Terapiye yoğun bir erişimleri var,

access and control over our own brains

beynimize erişim ve hakimiyetimiz

Or free access to social-media accounts ...

ya da sosyal medya hesaplarına ücretsiz erişim için,

This access to broadcast entertainment was unprecedented.

Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.

access and help to choose future topics.

Patreon sayfamızı ziyaret edin . Ekstra epik tarih içeriği

Let's stay somewhere with easy airport access.

Havaalanına kolay erişimi olan bir yerde kalalım.

The door gives access to the kitchen.

Kapı mutfağa erişim sağlar.

She gave me access to her records.

Bana kayıtlarına giriş izni verdi.

All students have access to the library.

Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.

I was denied access to his land.

Onun arazisine girişim reddedildi.

Every student has access to the library.

Her öğrencinin kütüphaneye erişimi vardır.

Entrepreneurs and expanding access to foreign markets.

Girişimcileri ve dış pazarlara erişimleri genişletti

There is easy access to the beach.

Sahile kolay erişim var.

We live within easy access of Heathrow.

Heathrow havaalanına kolay erişebilir bir alanda yaşıyoruz.

He has access to the American embassy.

Onun Amerikan elçiliğine erişimi var.

The police restricted access to the road.

Polis yola girişi kısıtladı.

We have direct access to the information.

Bizim bilgiye doğrudan erişim hakkımız var.

Not everyone has access to the Internet.

Herkesin internete erişimi yok.

All members have access to these books.

Bütün üyelerin bu kitaplara erişim hakkı var.

This gate allows access to the garden.

Bu kapı bahçeye erişmeye olanak sağlar.

Tom can't seem to access his data.

Tom verilerine erişecek gibi görünmüyor.

Do you have internet access at home?

Evde internet erişimin var mı?

I can't seem to access my data.

Verilerime erişemiyorum bir türlü.

Sami had access to Layla's Facebook account.

Sami, Leyla'nın Facebook hesabına erişime sahipti.

Why is my internet access so slow?

İnternet erişimim neden bu kadar yavaş?

Americans rank fifth with access to 158.

Amerikalılar ise 158 erişimle beşinci sırada.

Which allows you to access that information automatically.

ki bu da sizi otomatik olarak o bilgiye iletir.

And so, full access to a person’s phone

Bir kişinin telefonun tümüne ulaşmak

Generally refuse to give access to that information,

ve o bilgilerin nasıl kullanıldığını veya 3. partilerle paylaşıldığını

Be better able to access the visual world.

yardım eden teknolojiye evriliyor.

When they can access presence in the culture.

sahip olduğu güce şahit oldum.

By giving them access to information about themselves,

onları güçlü kılmayı destekleyen insanlardan biriyim.

Once life on Earth had access to multicellularity

Dünya, çok hücreli organizmalar,

All employees had to memorize the access code.

Tüm çalışanlar erişim kodunu ezberlemek zorundaydı.

You can access the kitchen through this door.

Bu kapıdan mutfağa erişebilirsin.

Only high officials had access to the President.

Devlet başkanına yalnızca yüksek memurlar ulaşabiliyordu.

Tom has access to the information we need.

Tom'un ihtiyacımız olan bilgiye erişimi var.

Tom does not have access to the database.

Tom'un veritabanına erişimi yok.

You will have unrestricted access to this area.

Bu alana sınırsız erişime sahip olacaksın.

Provide visa-free access to 162 countries each.

şu anda güç sıralamasında ilk sırada yer alıyor.

Giving them better access to jobs, housing and education.

onlara daha iyi işler, daha iyi konutlar ve eğitim imkanları verdiler.

Children here have little or no access to education.

Burada çocukların eğitime ya çok az ya da hiç erişimi yok.

I wasn't able to access half of the information.

Bilgilerin yarısına ulaşamıyordum.

Two-thirds of humanity lacks access to medical imaging.

insanoğlunun üçte ikisinin tıbbi görüntüleme erişimi yok.

How lack of access to safe and affordable healthcare

sağlık sistemine sahip olamamanın sıradan insanların hayatını

When police got access to just one bank account,

Polis sadece tek bir banka hesabına ulaştığında,

And a small number of patterns give you access

ve az sayıda model size

To get the vital access to the Black Sea,

karşı isyancıları desteklemek için

These workers have access to big and affordable houses.

Bu işçiler büyük ve uygun fiyatlı evlere sahip.

For some reason I couldn't access my e-mail.

Nedense benim e-postama erişemedim.

I often use SSH to access my computers remotely.

Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

I wasn't able to access all of the information.

Bilginin tümüne erişemiyordum.

Today, over two billion people live without access to medicines.

Bugün, iki milyardan fazla insan ilaçlara erişimi olmadan yaşıyor.

Are something that we call access and all work with.

erişim olarak tanımladığımız ve bununla alakadar şeylerdir.

So you can easily access this information on the internet.

yani internetten de basitçe bu bilgilere ulaşabilirsiniz yahu

Where we access everything through our phones, through our computers,

telefonlarımız veya bilgisayardan her şeye erişebiliyoruz

The burglar gained access to the house through a window.

Hırsız pencereden eve erişim sağladı.

The burglar gained access to the house through this door.

Hırsız bu kapıdan eve erişim sağladı.

For some reason I couldn't access my e-mail account.

Bir nedenle e-posta hesabıma ulaşamadım.

There's an extra charge at the hotel for Internet access.

Otelde internet erişimi için ek bir ücret var.

It is possible to access the Internet without a wire.

Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.

1.3 billion people around the world lack access to electricity.

Dünyada 1,3 milyar insan elektrikten yoksundur.

There is no access to the building from this direction.

Bu yönden binaya erişim yok.

Some companies are still debating whether to get Internet access.

Bazı şirketler hâlâ internet erişimi olup olmadığını tartışmaktadır.

To insure that everyone has access to food and clean water.

herkesin yiyeceğe ve temiz suya ulaşabileceğini temin edecek fırsatlar...

Get ad-free early access and  help to choose future topics.

get ad-free early access and help to choose future topics.

Any student with an I.D. card has access to the library.

Kimlik kartı olan herhangi bir öğrenci kütüphaneye girebilir.

So, this tremendous idea of access to the world's greatest knowledge

Yani dünyanın sahip olduğu bu en geniş bilgilere erişebilme

Of course it's difficult to gain access to the Prime Minister.

Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.

Get both a phone and internet access in a single package!

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

But only his friends and allies have access to this rate.

Ama sadece yakın arkadaşlarının ve müttefiklerinin bu orana erişimi söz konusu

The hacker gained access to sensitive files in the company's database.

Hacker şirketin veri tabanında bulunan hassas dosyalara erişimi kazandı.

Banned books are books to which free access is not permitted.

Yasaklanmış kitaplar ücretsiz erişimine izin verilmeyen kitaplardır.

A hacker gained access to sensitive files in the company's database.

Bir bilgisayar korsanı, şirketin veritabanındaki hassas dosyalara erişebildi.

- I have attached for your convenience the FTP instructions to access our site.
- I have attached instructions on how to use FTP to access our files.

Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

With Surfshark installed, it’s simple to access geo-blocked streaming services such

Surfshark kuruluyken, hangi ülkede olursanız olun, Netflix, BBC iPlayer, Hulu ve daha fazlası