Examples of using "Oren" in a sentence and their turkish translations:
Duvarın kulakları vardır.
Bir kedinin iki kulağı vardır.
İki kulağımız vardır.
Tavşanların uzun kulakları vardır.
Duvarların kulakları vardır.
- Kulaklarım kırmızı mı?
- Kulaklarım kızarmış mı?
Kulaklarım üşüyor.
Neden tavşanların kulakları büyüktür?
kulaklarınızın arasında yatıyor.
Ben kulaklarımla duyuyorum.
Bir kedinin iki kulağı vardır.
Kedinin iki kulağı var.
- Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
- Tavşanların uzun kulakları vardır.
Neden tavşanların uzun kulakları var?
Biz kulaklarımızla duyarız.
Prens Charles'ın büyük kulakları var.
Duymak istediğim bu.
Kulaklarıma inanamadım!
O, kulaklarına inanamadı.
O, kulaklarına küpe takar.
Tom kulaklarına inanamadı.
Müzik kulakları tatmin eder.
Duvarların kulakları var, sürgülü kağıt kapıların gözleri var.
Bunu duymak harika.
Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.
Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.
Duvarların kulakları vardır, kapıların gözleri vardır.
Onun sesi kulaklarıma müzik gibi geliyor.
Ben seni anlamıyorum Bir kulak ağrım var.
O şarkı bana tanıdık geliyor.
Sadece tek ağzım ama iki kulağım var.
Bir tavşanın uzun kulakları ve kısa bir kuyruğu var.
Kulağının arkasını kaşıdığımda,kedim mırıldanır.
Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,
Joe bu kıza çılgınca âşık.
Ben haberi duyduğumda neredeyse kulaklarıma inanamadım.
Kulaklarının arkasını okşarsın, ve her şey tekrar iyidir.
Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.
Tom kulaklarına kadar borçlu.