Translation of "Mary's" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Mary's" in a sentence and their turkish translations:

Tom is Mary's tuinier.

Tom, Mary'nin bahçıvanıdır.

Tom kent Mary's man.

Tom Mary'nin eşini tanıyor.

Mary's rugpijn martelde haar.

Mary'nin sırt ağrısı ona işkence yapıyordu.

Tom is Mary's vriend.

Tom, Mary'nin arkadaşıdır.

Mary's schouders waren bloot.

Mary'nin çıplak omuzları vardı.

Tom was Mary's eerste liefde.

Tom Mary'nin ilk aşkı idi.

Tom bracht Mary's moeder weg.

Tom Mary’yi annesine götürdü.

Tom is Mary's biologische vader.

Tom Mary'nin biyolojik babası.

Tom wilde Mary's kamer zien.

Tom Mary'nin odasını görmek istedi.

Tom genoot van Mary's verhaal.

- Mary'nin hikayesi Tom'un hoşuna gitti.
- Tom, Mary'nin hikayesinden hoşlandı.

Tom rekende op Mary's hulp.

Tom Mary'nin yardımına güvendi.

Tom is in Mary's kamer.

Tom Mary'nin odasındadır.

Toms vrouw kent Mary's man niet.

Tom'un eşi Mary'nin eşini tanımıyor.

Tom wilde met Mary's vader praten.

Tom Mary'nin babasıyla konuşmak istedi.

Tom liet me Mary's brief zien.

Tom Mary'nin mektubunu bana gösterdi.

Tom kon Mary's adres niet herinneren.

Tom, Mary'nin adresini hatırlayamadı.

Mary's personage was een rondborstige Amazone.

Mary'nin karakteri büyük memeli bir kadın savaşçıydı.

Mary's man is mijn mans leeftijd.

Mary'nin kocası, benim kocamın yaşındadır.

Tom organiseerde een verrassingsfeestje voor Mary's verjaardag.

Tom Mary'ye sürpriz bir doğum günü partisi yaptı.

Heeft Tom een sleutel van Mary's woning?

Tom'da Mary'nin dairesinin anahtarı var mı?

Tom was enigszins verbaasd door Mary's gedrag.

Tom Mary'nin davranışı tarafından biraz şaşırtıldı.

Tom deed een pleister op Mary's snee.

Tom Mary'nin kesiğine bir bandaj koydu.

Tom vond Mary's optreden niet erg goed.

Tom, Mary'nin performansının çok iyi olduğunu düşünmüyor.

Tom had Mary's adres niet bij zich.

Tom'un yanında Mary'nin adresi yoktu.

Tom kon niet al Mary's vragen beantwoorden.

Tom Mary'nin tüm sorulara yanıt veremedi.

Tom merkte een schotwond in Mary's rechterarm op.

Tom Mary'nin sağ kolunda bir kurşun yarası fark etti.

Tom las over Mary's ongeluk in de krant.

Tom, Mary'nin kazasını gazetede okudu.

Het is Mary's beurt om de afwas te doen.

Bulaşıkları yıkama sırası Mary'de.

Tom wist niet hoe Mary's liefde en tederheid te aanvaarden.

Tom Mary'nin aşkını ve sevgisini nasıl kabul edeceğini bilmiyordu.

- Tom is Mary's vriend.
- Tom is de vriend van Mary.

Tom, Mary'nin arkadaşıdır.

Tom was blij om Mary's stem door de telefoon te horen.

Tom telefonda Mary'nin sesini duyduğuna mutluydu.

Tom had het er moeilijk mee om Mary's liefde te aanvaarden.

Tom'un Mary'nin sevgisini kabul etme sorunu vardı.

Tom was er niet klaar voor om Mary's liefde of vriendschap te aanvaarden.

Tom Mary'nin aşkını ya da dostluğunu kabul etmeye hazır değildi.

Indien Tom niet zo onzeker was geweest, zou hij waarschijnlijk Mary's liefde hebben aanvaard.

Tom o kadar güvensiz olmasaydı, muhtemelen Mary'nin sevgisini kabul edebilirdi.

- Tom trouwde met de dochter van Mary.
- Tom trouwde met Mary haar dochter.
- Tom trouwde met Mary's dochter.

Tom Mary'nin kızıyla evlendi.

- Tom zorgde voor Mary's katten toen ze in Boston was.
- Tom zorgde voor Mary haar katten toen ze in Boston was.

Tom Mary Boston'dayken onun kedilerine baktı.

- Als ik nog verder naar Mary's gewawwel moet luisteren word ik boos.
- Als ik nog langer naar Maria's geklets moet luisteren, word ik gek.

- Mary'nin zırvasını daha fazla dinlemek zorunda kalırsam, deliririm.
- Mary'nin zırvalarını daha fazla dinlemek zorunda kalırsam, deliririm.
- Mary'nin zırvalıklarını daha fazla dinlersem delireceğim.