Translation of "Klinken" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Klinken" in a sentence and their turkish translations:

Hij moet extra opgewonden klinken.

Biraz daha heyecan verici sesler çıkarmalı.

Holle vaten klinken het hardst.

- Boş teneke çok ses çıkarır.
- Boş fıçı çok langırdar.

Je moet zo doen... Het moet leeg klinken.

Böyle yapmalısın... Boşalmış gibi ses çıkmalı.

Het verhaal kan eigenaardig klinken, maar het is waar.

Hikaye garip gelebilir , ama doğru.

Maria houdt niet van mannen die klinken als Tom.

Mary Tom'a benzeyen erkekleri sevmez.

- Je klinkt nerveus.
- U klinkt nerveus.
- Jullie klinken nerveus.

Sinirli görünüyorsun.

Ik begin nu wel een beetje als een zak te klinken.

Evlat, birazcık da olsa adam gibi konuşmaya başlıyor gibiyim.

Het is heel makkelijk natuurlijk te klinken in je eigen moedertaal, en heel makkelijk om onnatuurlijk te klinken in een taal die niet je moedertaal is.

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

Iedereen kan helpen verzekeren dat de zinnen goed klinken en juist gespeld zijn.

Herkes cümlelerin doğru seslendirilmesini ve doğru bir biçimde yazılmasını sağlamak için yardımcı olabilir.

Hoewel communicatie en excommunicatie hetzelfde klinken, hebben ze absoluut niets met elkaar te maken.

Communication ve excommunication benzer görünmesine rağmen kesinlikle birbirleriyle alakası yok.

Dat sommige mensen er geniaal uitzien voordat ze dom klinken, komt doordat licht zich sneller voortplant dan geluid.

Işık sesten daha hızlı ilerler bu sebeple bazı insanlar aptalca ses çıkarmadan önce keskin zekalı görünürler.