Translation of "Herinneren" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Herinneren" in a sentence and their turkish translations:

Ik kan het niet herinneren.

Ben hatırlayamıyorum.

Niemand wil mijn land herinneren.

Hiç kimse ülkemi hatırlamak istemiyor.

Niemand wilde mijn land herinneren.

Hiç kimse ülkemi hatırlamak istemedi.

Tom zal zich niks herinneren.

Tom bir şey hatırlamayacak.

Herinneren jullie je Tom nog?

Siz arkadaşlar Tom'u hatırlıyor musunuz?

Ze kon zich niets herinneren.

Hiçbir şey hatırlayamadı.

- Ik kan me je telefoonnummer niet herinneren.
- Ik kan me uw telefoonnummer niet herinneren.
- Ik kan me jullie telefoonnummer niet herinneren.

Ben telefon numaranızı unutuyorum.

- Ik kan me zijn naam niet herinneren.
- Ik kan me niet zijn naam herinneren.

Ben onun adını hatırlayamıyorum.

- Hoe kun je het je niet herinneren?
- Hoe kan je het je niet herinneren?

Nasıl hatırlayamazsın?

Kun je je zijn naam herinneren?

Onun adını hatırlayabiliyor musun?

Ik kan me niets anders herinneren.

Başka herhangi bir şey hatırlamıyorum.

Hij zaI het zich niet herinneren.

Onu hatırlamayacak.

Tom kon Mary's adres niet herinneren.

Tom, Mary'nin adresini hatırlayamadı.

Hoe makkelijker we ons iets kunnen herinneren,

Bir şeyi hatırlamak ne kadar kolaysa

Ik kan me zijn naam niet herinneren.

Ben onun adını hatırlayamıyorum.

Wij bezitten het vermogen om te herinneren.

Hatırlama yeteneğine sahibiz.

Ik kan me niets herinneren van gisteravond.

Dün geceden bir şey hatırlayamıyorum.

Ik kan mij aan helemaal niets herinneren.

Bir şey hatırlayamıyorum.

Ik kan me je naam niet herinneren.

Adını hatırlayamıyorum.

Ik wou dat ik me kon herinneren.

Keşke onu hatırlayabilsem.

Tom leek zich Mary niet te herinneren.

Tom Mary'yi hatırlıyor gibi görünmüyordu.

Tom leek zich ons niet te herinneren.

Tom bizi hatırlıyor gibi görünmüyordu.

Vergeet niet om me daaraan te herinneren.

Onu bana hatırlatmayı unutma.

Hij kon zich mijn adres niet herinneren.

O, benim adresimi hatırlayamadı.

Ik betwijfel of Tom me zou herinneren.

Tom'un beni hatırlayacağından şüpheliydim.

Tom kan zijn wachtwoord niet meer herinneren.

Tom şifresini hatırlamıyor.

Ik kan me mijn wachtwoord niet herinneren.

Şifremi hatırlayamıyorum.

Ik kan het me niet helemaal herinneren.

Pek hatırlamıyorum.

Ik kan me de exacte woorden niet herinneren.

Tam kelimeleri hatırlayamıyorum.

Ik kan me niet al hun namen herinneren.

Onların tüm isimlerini hatırlayamıyorum.

Ik betwijfel of je je Tom zal herinneren.

Tom'u hatırlayacağından şüpheliyim.

Men zal jullie allemaal nog honderden jaren herinneren.

Tüm insanlar yüzlerce yıl hatırlanacak.

Ik kan me niet herinneren wat Tom deed.

Tom'un ne yaptığını hatırlamıyorum.

- Ze zullen het zich herinneren.
- Ze zullen het onthouden.

- Onlar unutmayacaklar.
- Onlar hatırlayacaklar.

- Tom zal het zich herinneren.
- Tom zal het onthouden.

Tom hatırlayacak.

Ik kan me niet herinneren dat gedaan te hebben.

Bunu hatırlayamıyorum.

Ik kan me nauwelijks herinneren hoe mijn grootvader eruitzag.

Dedemi zar zor hatırlıyorum.

Oudere mensen herinneren zich nog de moord op Kennedy.

Yaşlı insanlar Kennedy suikastını hâlâ hatırlıyorlar.

Tom zegt zich niet te herinneren dat te hebben gedaan.

Tom onu yaptığını hatırlamadığını söylüyor.

Kan je het niet meer herinneren wat je hebt gezegd?

Ne dediğini hatırlamıyor musun?

Ik kan me de melodie van dat lied niet herinneren.

O şarkının melodisini hatırlamıyorum.

Ik kan me niet herinneren hoe het tweede couplet begint.

İkinci dizenin nasıl başladığını hatırlayamıyorum.

- Tom zal je altijd herinneren.
- Tom zal jou nooit vergeten.

Tom her zaman seni hatırlayacak.

Ik kan me niet herinneren jou hier te hebben uitgenodigd.

Seni buraya davet ettiğimi hatırlamıyorum.

- Weet ik niet meer.
- Dat kan ik me niet herinneren.

Hatırlamıyorum.

Ik kan me niet herinneren waar we elkaar ontmoet hebben.

Nerede tanıştığımızı hatırlamıyorum.

Ik kan me niet herinneren wanneer hij naar Boston is verhuisd.

Onun Boston'a ne zaman taşındığını hatırlamıyorum.

Ik kon me de naam van die plek niet meer herinneren.

Yerin adını hatırlayamadım.

Ik kan me het zelfs niet meer herinneren, waarover we vochten.

Ne hakkında kavga ettiğimizi hatırlamıyorum bile.

Ik kan me niet herinneren dat ik die sms gestuurd heb.

O mesajı gönderdiğimi hatırlamıyorum.

Ik kan me niet herinneren waar ik de auto heb gelaten.

Arabayı nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.

Waarom herinneren we ons de eerste jaren van ons leven niet?

- Yaşamımızın ilk yıllarını neden anımsamıyoruz?
- Ömrümüzün ilk senelerini niçin hatırlamıyoruz?

Ik kan me niet herinneren hoe je "Bedankt" in het Duits zegt.

- Almanca'da nasıl "Teşekkürler" dendiğini hatırlayamıyorum.
- Almancada nasıl "Teşekkür ederim" denildiğini hatırlayamıyorum.

Ik kan me niet meer herinneren hoe ik deze machine moet gebruiken.

Bu makineyi nasıl kullanacağımı hatırlayamıyorum.

- Wat herinner je je?
- Wat herinnert u zich?
- Wat herinneren jullie je?

Ne hatırlıyorsun?

Ik kan me niet exact herinneren waar ik mijn sleutels heb gestopt.

Anahtarlarımı nereye koyduğumu tam hatırlayamıyorum.

Ge moet niet erg oud zijn om u die gebeurtenis te herinneren.

O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok.

Tom kan zich niet herinneren hoe hij zijn blauwe oog gekregen heeft.

Tom, gözünü kimin morarttığını hatırlamıyor.

Dat deuntje is me bekend maar ik kan me de tekst niet herinneren.

O melodiyi biliyorum ama sözleri hatırlayamıyorum.

Ik wil je eraan herinneren dat je om half drie een afspraak hebt.

2.30'da randevun olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.

Ik kan me niet herinneren waar ik Tom voor het eerst ontmoet heb.

Tom'la ilk kez nerede tanıştığımızı hatırlamıyorum.

Ik weet dat ik het weet, maar ik kan het me niet herinneren.

Onu bildiğimi biliyorum ama onu hatırlayamıyorum.

Nu je het zegt, ik kan het me inderdaad herinneren dat je dat zei.

Ondan şimdi bahset, onu yaptığımızı elbette hatırlarım.

Ik kan me me jou nog herinneren van toen je een klein jongetje was.

Senin küçük çocukluğunu bilirim.

- Ik kan me de eerste keer nog herinneren.
- Ik herinner me de eerste keer.

Ben ilk seferi hatırlıyorum.

Tom zei dat hij zich niet kon herinneren waar hij de auto had geparkeerd.

Tom, arabayı nereye park ettiğini hatırlayamadığını söyledi.

Ik kan me niet herinneren wanneer ik voor de laatste keer een martini heb gedronken.

En son ne zaman martini içtiğimi hatırlayamıyorum.

Ik kan me het niet herinneren of je allergisch bent voor pinda's of voor pistachenoten.

Antep fıstığı veya yer fıstığına alerjin olup olmadığını hatırlayamıyorum.

Zijn naam lag op het puntje van mijn tong, maar ik kon het me niet herinneren.

Onun adı dilimin ucundaydı ama onu hatırlayamadım.

Tom zei dat hij zich de laatste keer dat hij een film had gezien niet kon herinneren.

Tom en son ne zaman bir film izlediğini hatırlayamadığını söyledi.

- Ik kan mij niet herinneren, hoe daar te komen.
- Ik weet niet meer hoe ik daar moet komen.

Oraya nasıl gideceğimi hatırlayamıyorum.

- Haar naam komt nu even niet in me op.
- Ik kan me haar naam op dit moment even niet herinneren.

- Şu anda ismini hatırlayamıyorum.
- Şu anda onun ismini hatırlayamıyorum.
- Şu anda onun adını hatırlayamıyorum.

- Ik weet niet meer wanneer ik Tom voor het eerst ontmoet heb.
- Ik kan me niet herinneren wanneer ik Tom voor het eerst ontmoet heb.

- Tom ile ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum.
- Tom'la ilk kez ne zaman karşılaştık anımsamıyorum.

- Ik kan me niet herinneren waar ik Tom voor het eerst ontmoet heb.
- Ik weet niet meer waar ik Tom voor het eerst ontmoet heb.

Tom'la ilk defa nerede buluştuğumu hatırlayamıyorum.