Examples of using "Breken" in a sentence and their turkish translations:
O kırılacak.
Bunu kırabilir misin?
Kalp kırmak istemem.
Sözlerinden dönmemelisin.
Tom buz kırmaya çalıştı.
Buz çatlamak için çok sert.
Bilgisayar korsanları bilgisayarlara izinsiz girerler.
Tekrar yasaya karşı gelmeyeceğim.
Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.
Yumurtalarla ilgili sorun, kolayca kırılmalarıdır.
Tam arkamda koşuşunu duyuyordum.
Burası cidden ayak bileği kırmak için birebir.
stres altında nasıl kırıldığını çok iyi biliyorlar.
Gençken yıkmayı daha kolay buluyoruz.
- Yumurta kırmadan omlet yapamazsın.
- Hem karnım doysun, hem pastam dursun olmaz.
- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
Omlet yapmak için bir yumurta kırmak zorundasın.
Kendimi evimin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için pencereyi kıracağım.
Ancak savaşta ne onların hatlarını kıramadı ne de deniz yoluyla kaçmalarına engel oldu.
ön taraftan parçalanmak ve basınç altına almak Kuşatılmış Rus müttefikleri.
Bu eski bina onarmaya değmez. Onu yıksak daha iyi olur.
Kutup ayıları muazzam güçlerini kullanarak yüzeyde delik açabilir. Fakat avların en az üçte ikisi hüsranla sonuçlanır.