Examples of using "Hard" in a sentence and their turkish translations:
O çok çalışıyordu.
O çok çalışır.
O çok çalıştı.
Sıkı çalış.
O çok çalıştı.
Çok sıkı çalışmalısın.
Çiçekler dayanıklı.
Çok çalışıyorsun.
Şiddetli yağmur yağdı.
O çok çalışır.
Çok kar yağıyor.
Nancy çok çalıştı.
Tom çok çalışır.
John sıkı çalışır.
Demir serttir.
Onlar çok çalışırlar.
Belki çok çalışıyorsunuz.
- Sadece çok çalışmak zorundasın.
- Tek yapman gereken şey çok çalışmak.
İyi karardı! Zor iş.
Sıkı çalışmalısınız.
Siz çok çalışıyorsunuz.
Yüksek sesle konuşma.
O her zaman çok çalışıyor.
Ekmek sertleşti.
Sert vuruldun.
Çok hızlı mı sürüyorum?
- Çok çalışmalısın.
- Çok çalışmak zorundasın.
Çok fazla çalışma!
O çok sıkı çalışıyor.
İyi öğrenciler çok çalışır.
Yumurta sert.
Biz çok çalışmalıyız.
Ben çok pratik yapıyorum.
Tom çok yüksek sesle konuşur.
Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.
Tayvan'daki insanlar sıkı çalışırlar.
Bir ebeveyn olarak annem çiftçiliği, ucuz mal ticaretini
Sıkı çalışma ve sabır ile
Niçin sıkı çalışıyorum?
O televizyonun sesi çok yüksek.
Çok çalışmak zorunda kalacaksın.
Boston'da çok yağmur yağıyordu.
- Öğrenciler çok çalışmalılar.
- Öğrencilerin çok çalışması gerekiyor.
Ben çok çalışmak zorunda olacağım.
Sen çok çalışmışsın.
Çok sıkı çalışmalısın.
Su çok gerekli.
Çoğu öğrenci sıkı çalışır.
Tom her zaman çok hızlı sürüyor.
Babam her zaman çok hızlı sürer.
Bana göre... Söylediklerim zalimce gelebilir
Radyo biraz gürültülü.
Çok yüksek sesle konuşmamalısın.
Fena şekilde yardımınıza ihtiyacım var.
O çok çalışır ve asla şikayet etmez.
Tom çok faza pratik yapmış olmalı.
Bu zor.
- Ben senin çok çalıştığını biliyorum.
- Senin çok çalıştığını biliyorum.
Tom duygusuzdur.
Elinden geldiği kadar sert tekme vur.
Bu çok, çok zor bir iş.
Joan şehirde çalışıyor.
Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.
Kendine karşı bu kadar acımasız olma.
Biz sadece çok çalışmak zorundayız.
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı.
O, fena halde azarlanmış görünüyor.
ve deli gibi koşmaya başlamak isteyeceksiniz.
üç, dört, belki beş yıl çok çalıştık,
Ekibimiz son birkaç yıldır çok yoğundu,
mezgit balığı stoğunun büyüklüğünü
Har the Hard-Grip, Hrolf the Shooter.
Çok çalışma yanlısı değilim,
O, çok çalışmış olmalı.
Hava çok rüzgarlı idi.
Şiddetli yağmur yağsa bile gideceğim.
Çok çalıştı, ve hasta oldu.
Bütün gün çok yağmur yağdı.
Tom eskisi kadar çok çalışmıyor.
Bu konuda gerçekten çok çalıştık.
Belki yeterince çok çalışmadın.
Sigarayı bırakmak için çok çaba gösteriyorum.
Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.
Onları yenmek için çok çalıştık.
Kısa sürede yağmur şiddetli yağmaya başladı.
Sıkı çalıştı ve testi geçti.
Hız yapma kazalara neden olur.
Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.
Hayat zordur, ama ben daha zorum.
Sesini alçalt.
Çok çalıştığını biliyorum.
O yetersiz maaşına rağmen çok çalışıyor.
Çok çalışırsan, tabii ki geçersin.
Sıkı çalıştılar, başarısız oldular, tekrar denediler.