Examples of using "Brak" in a sentence and their turkish translations:
O dağıldı.
Kapı kolu kırık.
Bir tırnak kırdım.
O kalbimi kırdı.
Kurallara karşı geldin.
O dünya rekoru kırdı.
Tom onun burnunu kırdı.
Armin pencereyi kırdı.
Tom üç tane tabak kırdı.
Tom iki bacağını da kırdı.
O gözyaşlarına boğuldu.
O bu vazoyu kasten kırdı.
Bambu eğildi ama kırılmadı.
Savaş 1941 yılında patlak verdi.
Buz onun ağırlığı altında çöktü.
Düştüm ve kolumu kırdım.
İkinci Dünya Savaşı 1939 yılında patlak verdi.
Joan kazada sol kolunu kırdı.
- Alkış patlak verdi.
- Alkış koptu.
Şişem kırıldı.
Meksika'da bir devrim patlak verdi.
Tom vücudundaki her kemiği kırdı.
Düşen at boynunu kırdı.
Maalesef, o, kazada bacağını kırdı.
Düştü ve sol bacağını kırdı.
Üzerine düştüğümde bileğimi kırdım.
Sinema salonunda aniden bir yangın patlak verdi.
Kalbimi kırıncaya kadar ben burada mutluydum.
Tıpkı çocukken kaleminizin kırılması
Kolunu kırdın.
Tom geçen yıl bacağını kırdı ve o zamandan beri topallıyor.
Tom bir merdivenden düştü ve kollarının her ikisini de kırdı.
Tom futbol oynarken kolunu kırdı.
Bosna-Hersek'te 1992'de bir iç savaş başladı.
İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.
Tom pencereyi kıran kişi olmadığını söylüyor.
ve altın da kimyasallara tutunup kayalardan ayrılırdı.
Tom Mary'nin erkek kardeşiyle bir kavgaya karıştı ve burnunu kırdı.
Gözyaşlarına boğuldu.
Noel'den birkaç hafta önce Tom sağ bacağını kırdı ve hastaneye götürüldü.
Maalesef, o, kazada bacağını kırdı.