Examples of using "Neus" in a sentence and their turkish translations:
Burnun kanıyor.
Burnu kanıyor.
Burnum kaşınıyor.
- Burnu kanadı.
- Onun burnu kanadı.
Mary'nin burnu kanıyordu.
Burnum kanıyor.
Burnunu temizle.
Tom'un burnu kanadı.
Tom'un burnu kızarmıştı.
ve bir kırmızı burundur.
Tom onun burnunu kırdı.
Dişi lider burnunu takip ediyor.
Onun uzun bir burnu vardır.
Burnumu kaşımak istiyorum.
Burnunu karıştırma!
- Avucunu yala.
- Havanı alırsın.
Tom'un küçük bir burnu var.
Senin burnunda biraz boya var.
nefes alıp verdiğinizi farkında olun.
Bir mendil al, burnun akıyor.
Bir filin uzun bir burnu vardır.
Mary burnunu deldirdi.
- Ben burnumdan nefes alamıyorum.
- Burnumdan nefes alamıyorum.
Burunda bir siğilim var.
burnunu pencereye yasladı.
O kadar meraklı olma.
Burnuna ne oldu?
kurtarılıp kurtarılmayacağımız net değil.
Yemeği de burnuyla bulur.
Tom diliyle burnuna dokunabilir.
Tom koluna burnunu sildi.
Burunlarını küçük çatlaklara sokabiliyorlar.
Bir deniz aslanı burnunda bir topu dengeleyebilir.
Burnu kitaptan kalkmaz.
Bir kar tanesi Tom'un burnunun ucuna indi.
Burnunun üstüne düştü.
Burnum akıyor.
Burnunu tıka böylece pis kokuyu koklamazsın.
Bu ikinci yalanda, onun burnu birkaç inç daha büyüdü.
Ağzından değil, burnundan nefes al.
Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.
Onun burnu biraz daha kısa olsaydı, o oldukça güzel olurdu.
Tom Mary'nin erkek kardeşiyle bir kavgaya karıştı ve burnunu kırdı.
Yutak, boğazın ağız ve burnun arkasında kalan kısmıdır.
Fazla açgözlülük zarar getirir.
Gözlerimi tekrar açtığımda, aniden karşımda yabancı bir bayan buldum.
- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.
Beni kandıramazsın.