Translation of "Bijen" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Bijen" in a sentence and their turkish translations:

Bijen maken honing.

Arılar bal yapar.

Wat eten bijen?

Arılar ne yer?

Bloemen trekken bijen aan.

Çiçekler arıları çeker.

Ze werkten als bijen.

Onlar arılar gibi çalıştılar.

Bijen zijn sociale beestjes.

Arılar sosyal hayvanlardır.

Hommels zijn groter dan bijen.

Bombus arıları arılardan daha büyüktürler.

Tom is allergisch voor bijen.

Tom'un arılara alerjisi var.

Hoeveel bijen leven er in een bijenkorf?

Bir kovanda kaç tane arı yaşıyor?

Tom is allergisch voor bijen, hoornaars en wespen.

Tom'un arılar, eşek arıları ve yaban arılarına karşı alerjisi vardır.

Ik wist niet dat Tom allergisch was voor bijen.

Tom'un arılara alerjisi olduğunu bilmiyordum.

...maar er zijn geen vogels of bijen om hun pollen te verspreiden.

...polenlerini saçacak kuş veya arı yoktur geceleri.

Boeken zijn bijen die stuifmeel van het ene naar het andere geheugen dragen.

Kitaplar bir akıldan diğerine polen taşıyan arılardır.

Duizenden bijen trillen met hun vleugels... ...om warmte af te geven en de bijenkorf te verwarmen.

Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.

Een steek kan haar doden. Maar gelukkig hebben de bijen het te koud om aan te vallen.

Sokulacak olursa ölebilir. Ama neyse ki arılar saldıramayacak kadar üşüyor.

Commentatoren hebben op verschillende wijzen het geluid van de vuvuzela beschreven als "vervelend" en "satanisch" en vergeleken met "een massale vlucht van olifanten", "een oorverdovende zwerm sprinkhanen", "een geit op weg naar haar slachting", "een gigantische bijenkorf vol met boze bijen" en "een eend die gedrogeerd is met speed".

Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.